Opera Sanatında Bir Diva: Leyla Gencer

2005

Leyla Gencer’le ilk tanışmam İngiltere’de oldu. Bu tanışma elbette şahsen değildi. Londra’nın Tower Records plakçısında bir plağını almıştım. Gencer bu plakta Verdi’nin Rigoletto operasında soprano partisini yorumluyordu. 1961 yılında Buenos Aires’te canlı olarak kaydedilen bu opera, hâlâ en sevdiğim kayıtlardan biridir.

Gencer’le şahsen tanışmam ise 1990’ların başında, çalışmakta olduğum İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın Mütevelli Kurulu Başkanı olduğunda gerçekleşti. Birkaç yıl içinde özellikle kendisinin kayıtlarını iyi bilmemin de yardımıyla çok yakınlaştık. Bu yakınlığımız da vefatına kadar devam etti. Hemen her gün Milano-İstanbul telefon görüşmesi yapar ve daha çok kendisinin LP’den CD’ye aktarılan kayıtları üzerine konuşurduk.

Opera sanatında 20. yüzyılın farklı divalarından biri olarak özel bir konuma sahip olan Leyla Gencer repertuvarındaki 74 operayı 66 farklı tiyatroda seslendirdi. Gencer 800’ü aşkın performansı ile sadece döneminin en aktif sanatçılarından biri değil, aynı zamanda yeniden gün ışığına çıkardığı ve günümüz repertuvarına kazandırdığı eserlerle de öne çıkan bir sanatçıydı. Operaya getirdiği ve “Gencerate” olarak tanımlanan yorumları bugün kendi döneminden çok daha fazla takdir görmektedir.

Leyla Gencer opera sanatında 20. yüzyılın farklı divalarından biri olarak özel bir konuma sahipti. Operaya “Gencerate” yorumunu getirdi.

Gencer, şarkıcılığının yanı sıra aynı zamanda rolün gerektirdiği oyun gücüne de sahipti. Bu sahne gücüyle sesini ve yorumunu birleştirince “acting singer” denilen ve 20. yüzyılda Maria Callas’la birlikte gündeme gelen bu sıfatı da almış oldu.

LEYLA GENCER’İN UNUTULMAZ BAŞARILARI

Esasında unutulan operaları gün ışığına çıkarma “trendi” Maria Callas’ın 1957’de La Scala’da söylediği Anna Bolena operasındaki sansasyonel başarısıyla başladı. Gencer bir konuşmasında “Bu bir trenddi ve ben de buna uydum” demişti. Gencer bu trendi büyük başarıyla sürdüren kişi oldu. Her ne kadar Callas Anna Bolena’yı La Scala’da yeniden yarattıysa da eseri daha geniş kitlelere duyuran Gencer oldu. Anna Bolena ile başlayan ve “Donizetti Rönesansı” denilen bu dönemde Gencer Anna Bolena’ya ek olarak bestecinin Maria Stuarda, Poliuto, Les Martyrs, Lucrezia Borgia, Belisario, Roberto Devereux, Caterina Cornaro gibi repertuvarlarda yer almayan eserlerini çeşitli opera evlerinde söyleyerek bel canto repertuvarının tartışmasız kraliçesi olduğunu kanıtladı.

Bel canto repertuvarının tartışmasız
kraliçesi olduğunu kanıtladı.

Gencer kariyerinin doruk noktasında olduğu 1960’lı yıllarda, Norma, Macbeth, I Puritani, Gerusalemme, Roberto Devereux, Lucrezia Borgia, Alceste, Maria Stuarda, Un ballo in maschera, Le nozze di Figaro, Beatrice di Tenda, Medea, Belisario, La Vestale, La Gioconda ve I vespri Sicilianni gibi birbirinden güç partileri içeren eserleri seslendirmeye başladı.

Burada Gencer’in kariyerinde önemli yer tutan Macbeth operasından da bahsetmemiz gerekiyor elbette. Callas sonrası tartışmasız en etkileyici Lady Macbeth olan Gencer, bu eseri ilk kez 1960 yılında Palermo’da büyük başarıyla seslendirdi; bunu La Scala, Venedik, Floransa, Roma, Cagliari, Treviso, Montova, Como, Livorno’da ve Maggio Musicale di Fiorentino Festivali kapsamında Riccardo Muti yönetiminde gerçekleştirdiği muhteşem performans takip etti. Gencer’in Lady Macbeth yorumunu aradan 50 yıl geçmesine rağmen gölgeleyebilen başka bir soprano yetişmemiştir. Ne yazık ki Gencer bu operayı sadece İtalya’da seslendirmiş Avrupa ve Amerika bu eşsiz yorumları canlı olarak dinleyememiştir.

Gencer’in Lady Macbeth yorumunu aradan 50 yıl geçmesine rağmen gölgeleyebilen başka bir soprano yetişmemiştir.

Gencer’in belki de en sevilen ve ses getiren Donizetti yorumu Lucrezia Borgia’dır. Gencer ilk kez 1966 yılında Napoli’de seslendirdiği bu eseri daha sonra Roma (1967), La Scala (1970), Bergamo (1971), Dallas (1974) ve Floransa’da (1979) söyleyerek yine çok az bilinen eseri müzik dünyasına tanıtmış oldu.

Bu başarısından sonra Gencer, Maggio Musicale di Fiorentino Festivali’nin açılış gecesi olan 2 Mayıs 1967’de Maria Stuarda ile sansasyonel bir başarı elde edecekti. Öyle ki, ünlü Figlia impura di Bolena sözleri salonda adeta şok etkisi yaratacak ve tüm salon daha ikinci perde finalinde sanatçıyı ayakta alkışlayacaktı.  Maria Stuarda başarısından sonra yine bir bilinmeyen opera Gencer’in gündemindeydi. Donizetti’nin Belisario operası. Hemen hiç seslendirilmemiş ve Bizans’ta geçen bu operada üstlendiği Antonia rolü ile başarılarına bir yenisini ekledi Gencer.

Bugün Gencer’e ait 200’ün üzerinde opera, konser ve resital kaydı piyasalarda LP, CD ve DVD olarak bulunuyor. Bu yüksek rakamlar kendisine “Queen of Pirates” (Korsanların Kraliçesi) unvanını da beraberinde getirdi.

Gencer, 1957 yılında, sonradan “evim” diyeceği La Scala ile olan 50 yılı aşkın beraberliğe adımını atmış; bu 50 yılın yarısını fiilen sahne üstünde geçirmiş ve La Scala’da 10 Mayıs 2008 tarihinde ölene kadar hiç kopmadan çalışmıştır. Sanatçı, opera sahnelerine 1985’te Francesco Gnecco’nun La Prova di un’Opera Seria adlı operası ile Venedik La Fenice Tiyatrosu’nda veda etti; resitallerini ise 1992 yılına kadar sürdürdü.

Gencer’e ait 200’ün üzerinde opera, konser ve resital kaydı piyasalarda LP, CD ve DVD olarak bulunuyor.

1982 yılında daha çok eğitimciliğe ağırlık veren Gencer 1983-1989 yılları arasında As.Li.Co.’nun direktörü oldu. 1997 yılında ise ünlü şef Riccado Muti tarafından La Scala Akademisi direktörlüğüne getirildi ve bu görevine ölene dek devam etti.

Gencer As.Li.Co. ve La Scala’da çalıştığı dönemlerde yine bilinmeyeni araştırdı. Vivaldi’nin Il Giustino operası uzun yıllar sonra ilk kez onun çalışmaları sayesinde gün ışığına çıktı. La Scala Akademisi’nde bilinmeyen veya az sahnelenen operalar üzerine çalıştı ve öğrenciler yetiştirdi. Mütevelli Kurulu Başkanı olduğu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği İstanbul Müzik Festivali çerçevesinde gerçekleştirilen Claudio Schimone tarafından yönetilen ve Pier Luigi Pizzi tarafından sahnelenen Bertoni’nin Orfeo (1977) operası ile uzun yıllar sonra ilk defa sahnelenen Fabio Biondi tarafından yönetilen ve yine Pier Luigi Pizzi tarafından sahnelenen Vivaldi’nin Bajazet (1999) operalarının danışmanlığını ve koordinatörlüğünü yaptı.

Leyla Gencer yeniden gün ışığına çıkardığı ve
günümüz repertuvarına kazandırdığı eserlerle
öne çıkan bir sanatçıydı.

Gencer kariyeri süresince birçok seminer de verdi. Bunlar arasında 1976 Gerssan, Aosta Seminar on Il Trovatore, Venezia Seminar on Donizetti,1982 Trieste Donizetti Seminar1985 Montpellier Singing Academy Seminar on Rossini, Bellini and Donizetti, 1985 Savona Donizetti Conference, 1987 Teatro La Fenice Venezia Seminar on Italian Opera1989 Istanbul Seminar on Donizetti, 1989 Arenzano Seminar on Donizetti, 1990 Istanbul Seminar on Rossini’yi sayabiliriz.

1995 Yılında Leyla Gencer’in yakın arkadaşı ve Yapı Kredi Festivali Sanat Direktörü Aydın Gün’ün girişimi ve çalışmalarıyla ilk Leyla Gencer Şan Yarışması İstanbul’da gerçekleştirildi. İki senede bir yapılması planlanan yarışmanın üçüncüsü 1999’da Türkiye’de yaşanan deprem nedeniyle ertelendi ve 2000 yılında yapıldı. Yapı Kredi Bankası’nın yarışmadan desteğini çekmesiyle birlikte, yarışma 2006 yılına kadar yapılamadı. 2006 yılından itibaren İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve La Scala Tiyatrosu Akademisi ile ortak olarak düzenlenmeye başladı. Bu yıldan itibaren Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası yarışmanın yerleşik orkestrası oldu. 2018’de İKSV, La Scala Akademisi ve Borusan Sanat tarafından düzenlenmeye başladı. Yarışmada yer alan Pretty Yende, Anita Rachvelishvili, Nino Machaidze, George Gagnidze, Enkelejda Shkosa ve Marcello Álvarez gibi isimler bugün dünya opera sahnelerinin aranan isimlerinden olmuşlardır.

LEYLA GENCER’İN ARDINDAN

Leyla Gencer 10 Mayıs 2008 yılında hayatını kaybettikten sonra her yıl Borusan Sanat tarafından düzenlenen Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) sezon konserlerinde anıldı. Bu dönemde BİFO, La Traviata, Carmen, Salome, Tosca, Aida, Der Rosenkavalier (Güllü Şövalye), Norma ve Gianni Schicchi gibi operaları sahnelemenin yanı sıra, Leyla Gencer Şan Yarışması’nda derece alan sanatçılarla konserler verdi. Bunların yanı sıra, Borusan Sanat sanatçının ölümün 10. yılı olan 2018’de yayımlanmak üzere İngilizce ve Türkçe iki kitap siparişi verdi. Her iki kitap da 2018 Ekim ayında piyasaya çıkacak. Ayrıca, Borusan Müzik Evi’nde İKSV ile ortak olarak 11 Eylül-10 Ekim tarihleri arasında, Yekta Kara küratörlüğünde “Primadonna ve Yalnızlık” başlıklı bir sergi de gerçekleştirildi.

Leyla Gencer 2008 yılında hayatını kaybettikten sonra her yıl Borusan Sanat tarafından düzenlenen BİFO sezon konserlerinde anılıyor.

Leyla Gencer için bugüne kadar yayınlanan pek çok kitap bulunuyor: Romanzo vero di una primadonna (Franca Cella, 1986; İngilizce, 2018), Leyla Gencer’e Armağan (Zeynep Oral, 1995), Leyla Gencer: Tutkunun Romanı (Zeynep Oral, 1995; İngilizce, 2008; İtalyanca, 2011), Leyla Gencer ve Opera Dünyası (Ünal Öziş, 2006), Leyla Gencer 50 Anni alla Scala (Franca Cella, 2008).

Leyla Gencer’le ilgili detaylı bilgilere hazırladığım http://leylagencer.blogspot.com/ blogundan ulaşabilirsiniz.

Ahmet Erenli
YAZAR HAKKINDA

Ahmet Erenli

Ahmet Erenli, Borusan Kocabıyık Vakfı Genel Koordinatörüdür. 1988’de İKSV’de başladığı iş hayatına, 14 yıl boyunca Borusan Sanat’ta devam etmiş, 2021 itibariyle Borusan Kocabıyık Vakfı’ndaki görevine başlamıştır. Opera fanatiği, 5 bin üstünde opera ve klasik müzik CD’si sahibidir.