Pandemi koşulları, insanların kalabalık olarak bir arada bulunduğu kamusal pek çok mekân gibi galeri, müze ve sanat merkezlerinin de kapılarını kapatmasına neden oldu. Söz konusu kültür kurumları, bu olağanüstü koşullarda bile topluma karşı görevlerini yerine getirebilmek için yaratıcı çözümlere yönelerek dijital çözümlerle sanatı evlerimizden deneyimlememizin yollarını araştırdılar…
Misyonu doğrultusunda sanatın yeni ifade biçimlerini araştıran bir kurum olan Borusan Contemporary ise bu kez Perili Köşk’ü oturma odalarımıza taşıyordu; hem de canlı olarak…
:mentalKLINIK sanatçı ikilisinin, COVID-19 koşullarının değişime zorladığı sanat dünyasında yüzleşilmesi gereken kaçınılmaz durumlara işaret ettiği ACI REÇETE #02 sergisi, 17 Eylül 2020 – 31 Ocak 2021 tarihleri arasında Borusan Contemporary internet sayfasından ve İstiklâl Caddesi üzerinde yer alan Borusan Müzik Evi’nin vitrinine yerleştirilen ekrandan kesintisiz ve canlı olarak yayınlandı.
Kasım ayında Borusan İnsan uygulaması üzerinden gerçekleştirilen yarışmayı kazanarak, sadece internet üzerinden yayınlanan ACI REÇETE #02’yi galeri mekânında ziyaret edip sergiye dair izlenimlerini aktarma fırsatı yakaladım.
Borusan Holding Kurumsal İletişim’in nazik daveti üzerine :mentalKLINIK’in Borusan Contemporary’de devam eden ve aslında fiziksel mekânında ziyarete kapalı olan, yalnızca internetten izleyebildiğimiz ACI REÇETE #02 sergisini, Müze Yöneticisi Burak Mert Çiloğlugil ve Kurumsal İletişim’den Merlin Özkan eşliğinde gezme ayrıcalığına sahip oldum.
Bembeyaz sergi mekanının tabanı simlerle kaplı; ortalıkta dolaşan temizlik robotları, bu simleri aynı anda hem topluyor hem de dört bir yana dağıtıyorlar. Bu toplama-dağıtma eyleminin neticesinde benzersiz şekiller ortaya çıkıyor.
Pandemi sebebiyle sergiyi sadece çevrimiçi olarak izleyebiliyorsunuz. Sergiye sanal olarak erişebilmek, kısıtlamalar dolayısıyla çevrimiçi içerik tüketimimizin bir hayli arttığı şu günlerde, güncel sanatın oturma odamıza taşınması anlamına da geliyor.
Sergiyi incelerken, aklımdaki birkaç soruya da yanıt buluyorum: Sanat, daha da daraltılmış çerçevesiyle güncel sanat, bize her zaman güzel ya da anlaşılabilir gelmeyebilir. Açıkçası, bana güzel ya da anlaşılır gelmediği de oluyor. Buradan hareketle, her sanat yapıtı bize nasıl gözüktüğüyle mi değerlendirilmelidir, gibi bir sorunsala varıyorum. Şahsen, bir sanat eseri estetik algımızın sınırlarına sığmak zorunda olmamalı, diye düşünmek istiyorum.
Devrinin ötesinde olmayı, mesajları doğrudansa oldukça dolaylı yollardan iletmeyi ve kullanılan imgeler üzerine düşünülmesi gereğini bu sergiyi ziyaret ederken de oldukça düşündüm.
Şöyle bir baktığımda kitaplığımda bulunan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü veya Orhan Pamuk’un Cevdet Bey ve Oğulları gibi kitapları, sanatı oturma odamıza getiren ögelerdendir diye düşünüyorum. Bu bana, güncel sanatın, yaşadığımız devrin ne kadar ötesinde olduğunu düşündürüyor. Bunu anlayabilmek için tarihsel çizgiden birkaç örneğe de bakmak gerekiyor.
Örneğin, Rembrant’ın Kırmızılı Yaşlı Adam olarak bilinen eseri, bir portre olması dolayısıyla resmedildiği dönemde muhtemelen anlaşılabilmişken, kanımca, Hieronymus Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi eseri idrak edilmesi oldukça yoğun mental efor gerektiren bir eserdir.
Buradan hareketle güncel sanat eserlerinin oldukça büyük bir kısmının devirlerinin ötesinde olduklarını ifade etmek gerekir. Güncel bir sanat eserinin eleştirel anlamda ele alındığı yazıları, konferansları ya da yayınları takip ettiğimizde; kullanıldığını fark etmeden geçemeyeceğimiz kelimeler de bu argümanımızı güçlendiriyor. Hangimiz günlük hayatta “izlek” kelimesini kullanıyoruz ki?
Devrinin ötesinde olmayı, mesajları doğrudansa oldukça dolaylı yollardan iletmeyi ve kullanılan imgeler üzerine düşünülmesi gereğini bu sergiyi ziyaret ederken de oldukça düşündüm. Öncelikle dikkatimi çeken temizlik robotları ya da bir başka deyişle robot süpürgeler oldu. Özellikle pandemi sürecinde nedense ayrıca trend haline geldiğini düşündüğüm temizlik robotlarını da artık oturma odalarında sık sık görmeye başladık. Öte yandan, sergide izlediğimiz temizlik robotlarının aslında kendi görevlerini, yani bir temizlik yapmadıkları ortada. Onlar özellikle simin kullandığı bir bulaş mekanizmasını ayakta tutan araçları temsil ediyorlar. Sergiyi gezdikten 1 hafta sonra telefon kabımdan dökülen simler ise bulaşın ne derece yaygınlaştığını bir derece olsa da gözler önüne seriyor.
Estetik algılarımızın sınırlarını bir kenara bırakarak, serginin aslında bizlere neler düşündürmek istediğini irdeliyorum bir süre. Özellikle temizlik robotlarının üretim amaçlarının tam tersi bir bağlamda kullanılıyor olması bir mesaj veriyor elbette. Temizlik robotlarının bulaşın ana maddesi olarak kullandıkları sim parçacıkları ile çizdikleri, birbirlerine benzersiz şekillerin izleyicide uyandırdığı izlenimler ise harikulade!
Sergi Hakkında Bilgi
:mentalKLINIK ACI REÇETE #02
Borusan Contemporary, 2020-2021 sezonunu :mentalKLINIK sanatçı ikilisinin COVID-19 koşullarının değişime zorladığı sanat dünyasına radikal, yeni bir bakış önerisi olarak sunduğu ACI REÇETE #02 / BITTER MEDICINE #02 sergisi ile karşıladı.
Borusan Contemporary’nin Perili Köşk’teki ana galeri mekânına kurulan Puff Out yerleştirmesinden oluşan sergi, Borusan Contemporary’nin internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından 7/24 yapılan canlı yayın aracılığı ile izleyiciyle buluştu.
Perili Köşk’ün sağlık tedbirleri kapsamında bir süre ziyarete kapalı olması nedeniyle, sadece sanal ortamda erişilebilen ve bu sayede uluslararası sanat izleyicisiyle de buluşan performatif yerleştirme, hareketli kamera sistemi aracılığı ile koreografik bir video aktarımına dönüştürüldü.
17 Eylül 2020 – 31 Ocak 2021 tarihleri arasında süren ve küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in üstlendiği sergi, İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Borusan Müzik Evi binası vitrinine yerleştirilen ekran aracılığıyla 7/24 yapılan canlı yayınla da izleyicilerle buluşturuldu.
https://www.borusancontemporary.com/tr/aci-recete-02_1977