Takvimler 1979’u gösterdiğinde Türkiye’deki ilk anime TRT ekranlarında boy gösterdi; sarışın, iri gözlü ve saçlarını ikiye ayırmış yetim bir kızın hikayesi konuk olmuştu ekranlara. Bu yapımın adı Şeker Kız’dı. Orijinal adı ise Candy Candy. Sonrasında Candy’e benzer başka kızlar da ekranda boy gösterdi: Lady Oscar, Lady Georgie… Bu güzel ve koca gözlü kızların arasına kırmızı yanakları, çıplak ayakları ve gerçek yaşamdan esinlenen hikayesi ile İsviçre’den Heidi, kramponlu ayakları ile 20 km gibi algılanan sahanın ortasından vurduğu şutu filelerle buluşturan Captain Tsubasa ve savaş uçaklarının robot savaşçılara dönüştüğü Robotech dahil oldu. Üniversite yıllarında ise Robotech’in The Super Dimension Fortress Macross, Super Dimension Cavalry Southern Cross ve Genesis Climber Mospeada isimli animelerin görüntülerinin birleştirilip yeniden kurgulanmasıyla yaratılmış Japonya ve ABD ortak yapımı bir anime olduğunu ve bu kategorideki animelere ‘mecha’ dendiğini öğrenecektim.
80’lerin ortasında doğmuş biri olarak TRT’nin bu altın çağlarına ucundan yetişebildim ve 90’ların özel kanal dünyası ile birlikte neredeyse her kanalda Japonya’dan ithal ettiğimiz bu çizgi dizileri izleme şansına sahip oldum. Okuldan önce, okuldan geldikten hemen sonra tüm aile ekran başına kilitlenir ve haberlere kadar bu renkli dünyalara dalardık. Sadece çocuklara hitap eden öyküleri yoktu bu yapımların; Candy, annemin izlediği Brezilya dizilerinden daha çok entrika içeriyordu ve bu, diziyi birlikte izlememize engel değildi. Evet ailelerin ekran detoksları ya da kısıtları yoktu o zamanlar; gördüğümüz her şey çok yeni ve taşıdığı risklere rağmen keşfedilmeye değerdi.
Lise döneminde çizgi dizilerle arama kendimle, çevremle ilgili daha keyifli keşifler girdi; yazmayı, okumayı ve çizmeyi daha bir sever olmuştum ama yine de yazdıklarımda, çizdiklerimde o koca gözlü karakterlerden ve hikayelerinden parçalar buluyordum. Hatta ergenlik bunalımlarımda bile onlardan izlere rastlamak mümkündü. Derken üniversitede yolum kopmamak üzere animelerle bir kez daha kesişti. Eskisi kadar sık izleyemiyordum, ama disklere ya da vcd’lere kayıtlı olan belirli başlı yapımları izleyebilme şansım oluyordu. İnternette anime yayını yapan fazla site yoktu, olanlarda ya dublajlıydı ya da orijinal dilde bölümün çok kısa görüntülerinden oluşan özetlerdi. Bu kısır döngü altı-sekiz yıl kadar sürdü, sonrasında şükür ki stream sitelerinin sayısı arttı. 2010 yılında animeleri orijinal dilinde Türkçe alt yazı ile izleme şansına erişebileceğimiz bir platform da hayata geçti. İş dünyasının getirdiği yoğunluktan dolayı çocukluğumdaki gibi dolu dolu anime izleyemiyor olsam da 100 yıldan uzun geçmişe sahip bu yapımlar, hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Ağırlıklı olarak manga, hafif roman, oyun gibi kaynaklara dayansa da aralarında herhangi bir kaynağı olmayan orijinal yapımlar da var. Hatta bu yapımlar sayesinde Japon kültürünü, tarihini, coğrafyasını ve kısmen dilini de öğrenme şansına eriştim. Özellikle hayal gücümü tetikleyen bir yakıt olarak beynimin bir kısmını animelerin işgal ettiğini söylesem hatalı bir beyanda bulunmuş olmam.
Bugün sizlere ailenizle birlikte de keyifle izleyebileceğiniz anime filmlerden bahsetmek istiyorum. Umarım keyifli bir seyir olur ve sizlerin de bu dünyayı keşfetmenize vesile olabilirim.
1- Sen to Chihiro no Kamikakushi
Yönetmen: Hayao Miyazaki
Stüdyo: Studio Ghibli
Süre: 2 saat 5 dakika
Kaynak: Orijinal
2003 yılında Oscar kazanan ilk ve tek anime olma unvanını elinde bulunduran Sen to Chihiro no Kamikakushi’nin (ülkemizde de Ruhların Kaçışı adıyla vizyona girmiştir) hikayesine kısacık değinecek olursam: Chihiro, babasının iş değişikliği nedeniyle bulunduğu şehirden taşınmak zorunda kalan üzgün ve biraz da hırçın bir kız çocuğudur. Chihiro ve ailesi, yeni evlerine doğru yol alırken yanlış bir yola girerler ve kendilerini beklenmedik maceraların içinde bulurlar.
2- Karigurashi no Arrietty
Yönetmen: Hiromasa Yonebayashi
Stüdyo: Studio Ghibli
Süre: 1 saat 34 dakika
Kaynak: Roman
Konusunu 1952’de yayımlanan Mary Norton’un yazdığı ‘The Borrowers’ adlı romandan alır. Daha önce 2 adet filmi ve dizisi çekilen roman, bu kez Miyazaki’nin ilgisini çeker. Orijinal hikaye, 2010 Japonya’sına uyarlanmış olup boyları 10 cm civarı olan aşırıcıları konu alır. Bu küçük varlıklar, insanların evlerine yerleşip dikkat çekmeyecek miktarda ihtiyaçları olan besin ve malzemeleri çalarak (aşırarak) hayatlarını sürdürmektedirler. Filmde Arrietty isimli aşırıcı genç bir kızın eve yeni gelen Shu isimli çocukla tanışması ardından yaşadıkları anlatılır.
3- Tonari no Totoro
Yönetmen: Hayao Miyazaki
Stüdyo: Studio Ghibli
Süre: 1 saat 26 dakika
Kaynak: Orijinal
Tonari no Totoro bizim daha çok bildiğimiz adı ile My Neighboor Totoro; anneleri hastayken köye taşınan Satsuki ve kız kardeşinin başına gelenleri konu alır. Taşındıkları ev perili gibidir ve orman doğaüstü varlıklara gebedir. Yaramaz Mei, babası iş başında ve ablası da okuldayken bahçede küçük Totoro’larla karşılaşır ve onları ormanın derinliklerine kadar takip eder. Okuldan gelen ablası Mei’yi bulamayınca çılgına döner ve babasıyla birlikte Mei’yi evin hemen yanındaki dev ağacın dibinde bulurlar. Mei, başına gelenleri anlatmakta ama olanları bir türlü ispat edememektedir. Arkadaşlığın, kardeşliğin ve ailenin ne demek olduğunu bizlere anlatan Tonari no Totoro içinizi açacak yapımlardan biri.
4- Bakemono no Ko
Yönetmen: Mamoru Hosoda
Stüdyo: Studio Chizu
Süre: 1 saat 59 dakika
Kaynak: Orijinal
Çok farklı hayatlar yaşayan iki ruh, kendi dünyalarında toplumdan izole ve yalnızdırlar. Dokuz yaşındaki Ren, kendisine nezaketle yaklaşan son kişiyi de kaybetmiş ve ailesinden arda kalanlar tarafından dışlanmıştır. Ebeveynleri, gerçek ailesi ve gidecek yeri olmayan Ren, Shibuya’nın karmaşık sokaklarına vurur kendini ve kaybolduğunu sandığı bir anda karşısına Canavar Krallık’ın sakini Kumatetsu çıkar. Kumatetsu, Canavar Krallık’ının en güçlü savaşçılarından biridir ve kendi dünyasındaki baş düşmanı Iouzen’i alt edebilmek için dokuz yaşındaki Ren, kendisine hiç düşünmediği kadar yardım edecektir. Bir çocuk ve bir canavar arasında farkın gitgide kapandığı Bakemono no Ko’da aile olmayı farklı bir bakış açısı ile izleyeceksiniz.
5- Little Witch Academia
Yönetmen: You Yoshinari
Stüdyo: Trigger
Süre: 26 dakika
Kaynak: Orijinal
Harry Potter sevenlerin seveceği ve dizisi (Little Witch Academia TV, 25 bölümden oluşan bir dizidir) ile daha da keyifleneceği yapımın hikayesinde Akko adında genç bir kız vardır. Akko, Shiny Chariot isimli cadının gösterisini izleyip cadı olmaya karar verir ve bu işi kafasına koyar. Shiny Chariot’un da gittiği cadı okulu Luna Nova Akademisi’ne kaydolur. Okulla birlikte yeni bir şehre de yerleşir ve yeni arkadaşlar edinir. Akademide süpürgeye binmekten büyü yapmaya kadar pek çok şey öğrenmeye başlayan Akko ve arkadaşları Lotte ile Sucy, kendilerini bir anda karmaşık olayların içinde bulurlar.
6- Momo e no Tegami
Yönetmen: Hiroyuki Okiura
Stüdyo: Production I.G.
Süre: 2 saat
Kaynak: Orijinal
Momo 11 yaşında babasını kaybetmiştir. Babasının vefatı nedeniyle, Momo ve annesi Tokyo’dan ayrılmış ve Setouchi isimli küçük bir adada bulunan eski aile evine taşınmışlardır. Momo, rahmetli babası tarafından yazılmış ama bitmemiş bir mektup alır. Mektupta sadece ”Momo’ya” yazmaktadır. Momo’nun aklı, babasının ne anlatmak istediğiyle doludur ve sorularla boğuşması yetmiyormuş gibi adadaki hayata da alışamamıştır. Ancak Momo, kaldığı evin tavan arasında bir kitap bulur ve bu kitap, onu macera dolu yeni bir dünyaya götürür.
7- Summer Wars
Yönetmen: Mamoru Hosoda
Stüdyo: Madhouse
Süre: 1 saat 54 dakika
Kaynak: Orijinal
İnternete bağlı sanal bir dünya olan OZ, kullanıcı tarafından oluşturulan ve özelleştirilen avatarlar aracılığıyla insanların spor yapmak veya alışveriş yapmak gibi çok çeşitli aktivitelerde bulunabileceği bir nokta olarak dünya çapında son derece popüler hale gelir. OZ ayrıca güçlü şifrelemesi sayesinde neredeyse aşılmaz bir güvenliğe sahiptir ve ağlar aracılığıyla iletilen tüm kişisel verileri, kullanıcıları için güvende tutar. Kullanışlı uygulamaları nedeniyle, toplumun çoğunluğu simüle edilmiş gerçekliğe büyük ölçüde bağımlı hale gelir.
Kenji Koiso, sevgilisi Natsuki Shinohara tarafından bir yaz gezisine davet edilen 17 yaşında bir matematik dehası ve yarı zamanlı OZ moderatörüdür. Büyük büyükannesinin 90. doğum gününe hazırlanan Natsuki, Kenji’den sevgilisi rolünü üstlenmesini ister ve onu ailesinin malikanesine götürür. Malikaneye vardıktan kısa süre sonra, Kenji’nin cep telefonuna, garip ve kodlanmış bir mesaj gelir. Bu, bir meydan okumadır! Kenji kodu çözer ama o esnada bilmediği şey; matematik uzmanlığının dünyayı büyük bir tehlikeye attığıdır.
8- Tenkuu no Shiro Laputa
Yönetmen: Hayao Miyazaki
Stüdyo: Studio Ghibli
Süre: 2 saat 5 dakika
Kaynak: Orijinal
Miyazaki’nin bu eseri, pek çok başarılı anime yönetmeninin favori yapımları arasındadır ve Ghibli’nin ‘doğa’, ‘güçlü kadın karakterler’ konusunda barındırdığı felsefesini en net yansıtan filmlerden biridir. Ghibli’de her zaman bir kadın karakter merkezdedir ve bu kadın karaktere destek olan erkek karakterler vardır. Sevgili Miyazaki’nin de dediği gibi: “Kadın ve doğa güçlendiğinde insan da güçlü olacaktır.”
Kısaltılmış adı ile Laputa, Sheeta isimli küçük bir kızın esir edilme hikayesini konu alır. Sheeta, uçan bir gemide askerler tarafından esir tutulmuşken gemi korsanların saldırısına uğrar. Sheeta bu fırsattan yararlanarak kaçmaya kalkar ancak gemiden aşağı düşer. Boynundaki sihirli taş onun hayatını kurtarır ve Pazu adında küçük bir çocuğun kollarına usulca iniş yapar. Askerler ve korsanlar arasında sıkışıp kalan bu ikili birlikte pek çok maceraya atılır. En önemlisi de Sheeta ‘nın boynundaki kolye, Laputa adındaki gizemli bir uçan adanın yerini göstermektedir.
9- Mary to Majo no Hana
Yönetmen: Hiromasa Yonebayashi
Stüdyo: Studio Ponoc
Süre: 1 saat 42 dakika
Kaynak: Roman
Studio Ghibli’den ayrılanların kurduğu Studio Ponoc’un ilk uzun metraj filmi olma özelliğini de taşıyan Mary to Majo no Hana; Mary Smith adında vahşi, kızıl saçlı ve biraz da beceriksiz bir kızı konu alır. Büyük Teyzesi Charlotte’un yanına taşındıktan sonra Mary kendini yalnız ve sıkılmış bir halde bulur, ta ki her gördüğünde rengi değişen siyah bir kediyi görene dek. Merakı onu yener ve kediyi ormana kadar takip eder. Kedi onu, ormanın derinliklerindeki ölü ağaçlar ve kahverengi çimlerin olduğu açıklığa götürür. Bu açıklıktaki tek yaşam belirtisi Mary’nin daha önce hiç görmediği gizemli mavi çiçeklerden oluşan bir demettir. Mülkün bahçıvanı daha sonra ona bu nadir türlerin “Gece Uçuşu” olarak adlandırıldığını ve inanılmaz büyülü gücü nedeniyle cadılar tarafından arandığını söyleyecektir.
Garip kedi, Mary’e bir kez daha göründüğünde onu yine ormana sürükleyecek ama bu kez budaklı bir ağacın arkasına gizlenmiş eski bir süpürgeye ulaşmasını sağlayacaktır ve karşılaştığı o mavi çiçek, Mary’i hayal bile edemeyeceği dünyalara götürecektir.
10- Tonari no Yamada-kun
Yönetmen: Isao Takahata
Stüdyo: Studio Ghibli
Süre: 1 saat 44 dakika
Kaynak: 4-kama manga (kısa manga)
Miyazaki’nin Ghibli’deki ortağı, en yakın rakibi ve yakın bir zamanda kaybettiğimiz Takahata’nın aile komedisini ele aldığı çok eğlenceli bir filmle listemizi tamamlıyoruz.
Takashi Yamada ve ev işlerine yeteneği olmayan son derece ilginç karakterli eşi Matsuko, onlarla birlikte yaşayan keskin dilli bir büyükanne, daha havalı bir ebeveyni olmasını dileyen genç bir oğul ve kendisinden beklenmeyecek derecede yüksek sesi olan küçük bir kız… İş, evlilik ve aile hayatının iniş çıkışlarında ilerleyen bu ailenin köpeğinin bile sorunları var!