Roma üzerinden Sardinya’ya uçuşum, planladığım tatilin en heyecan verici geçişiydi – Ebedi Şehir’de geçirdiğim günler, adanın bekleyen güzelliklerini daha da değerli kıldı. Roma’ya “ebedi” denmesinin sebebi basit: Binlerce yılın bıraktığı izleri katman katman görebiliyorsunuz. İnsanlık tarihinin dönüm noktaları –Roma İmparatorluğu’ndan modern İtalyan yaşamına– bu şehrin hiç yaşlanmayan çekiciliğinde gizli. Roma detaylarını ayrı bir yazıya bırakarak, Sardinya tatilime odaklanalım: Pratik ipuçları, muhteşem plajlar ve unutulmaz anlarla dolu bir rehber sizi bekliyor.
Sardinya Adası, Akdeniz’in kalbinde, İtalya’nın batı kıyılarının hemen açıklarında yer alan, büyüleyici bir mücevher. İtalya yarımadasından yaklaşık 200 km batıda konumlanan ada, Fransız Korsika Adası’nın güneyinde (sadece 12 km mesafede) ve Tunus’un kuzeyinde yer alıyor; bu stratejik konumu, onu tarih boyunca çeşitli kültürlerin kesişim noktası haline getirmiş. Akdeniz’in ikinci en büyük adası olan Sardinya, 24.000 km²’lik alanıyla, dağlık iç kesimleri, verimli ovaları ve muhteşem kıyı şeridiyle çeşitlilik sunuyor. Nüfusu yaklaşık 1,6 milyon olan bu özerk İtalyan bölgesi, antik Nuraghe taş yapılarının gizemli mirası, kristal berraklığındaki plajları ve zengin gastronomi kültürüyle ünlü – örneğin, pecorino peyniri ve yerel şarapları tatmadan dönmek olmaz. Bu doğal ve tarihi zenginlikler, Sardinya’yı huzur arayan gezginler için vazgeçilmez kılıyor. Benim maceram ise Roma’dan başladı; Ebedi Şehir’in büyüleyici atmosferinden ayrılıp, yaklaşık 1 saatlik kısa bir uçuşla Sardinya’nın turkuaz sularına indim, adanın çağrısına kulak vererek tatilime yeni bir soluk kattım.
Sardinya’da otobüs, tren veya feribot gibi çeşitli ulaşım seçenekleri olsa da, adanın gizli koylarını ve dağlık yollarını tam anlamıyla keşfetmek için araba kiralamak şart – biz de öyle yaptık! Tüm tatilimizi Cagliari’de geçirerek, her sabah bu canlı başkentten yola çıktık; günün planını değiştirerek yeni plajlar, köyler ve manzaralar peşinde koştuk. Cagliari, Sardinya’nın güney kıyısındaki en büyük şehri ve başkenti; yedi tepe üzerine kurulu antik bir liman kenti, Fenikelilerden kalma tarihiyle dolu ve yaklaşık 150 bin nüfusuyla adanın nabzını tutuyor. Bu stratejik üs, keşiflerimizi kolaylaştırdı ve her akşam şehre dönmek, günün yorgunluğunu yerel lezzetlerle atmak için mükemmeldi.
Yıllardır otel yerine ev konaklamasını tercih ettiğim için, bu tatilde de, deniz manzarası sunan balkonlu bir ev kiraladık.
Sardinya’nın muhteşem plajlarında, her bütçeye ve tercihe göre seçenekler mevcut – paralı beach club’lar kadar, parasız alternatifler de sizi bekliyor. Benim gibi özgür ruhlu gezginler için ideal: Kendi şemsiyenizi alıp beach’in hemen dibinde ücretsiz denize girebilir, dalgaların keyfini çıkarabilirsiniz. Eğer konfor arıyorsanız, şezlong veya şemsiye kiralamak da mümkün. En güzeli, ücretsiz alanda olanlar bile beach’e serbestçe girebiliyor; barından bir içecek alıp serinleyebilir veya duş imkanlarından faydalanabiliyor. Ücretli seçeneklerde ise ortalama 50 euro’ya 4 şezlong ve 2 şemsiye düşüyor – kişi başı yaklaşık 13 euroya geliyor, ki bu lüks bir gün için oldukça makul. Bu esneklik, Sardinya tatilimi hem ekonomik hem de unutulmaz kıldı!
İşte Cagliari’den keşfettiğim öne çıkan plajlar:
- Poetto, 8 km’lik uzun sahiliyle Cagliari’nin canlı yüzü;
- Chia’daki Su Giudeu, bembeyaz kumu ve sığ sularıyla aileler için ideal;
- Tuerredda, V şeklinde eşsiz koyuyla güneyin incisi;
- Costa Smeralda’daki Liscia Ruja, lüksle doğayı harmanlayan altın kumsal;
- Golfo di Orosei’deki Cala Mariolu, küçük çakıllarıyla botla ulaşılabilen bir gizli cennet;
- Cala Goloritzé, zorlu bir trekkingle ulaşılan, el değmemiş doğasıyla meditasyon gibi bir deneyim;
- Calamosca Beach, Cagliari’nin hemen altında, tarihi liman manzarası ve sakin sularıyla huzurlu bir kaçış noktası;
- Villasimius, turkuaz suları ve bembeyaz kumsallarıyla doğanın eşsiz bir hediyesi, özellikle Porto Giunco ile öne çıkıyor.
Sardinya’da bot turları, özellikle kuzey ve doğu kıyılarında popüler. 40-80 Euro arasında değişen fiyatlarda bu turlara katılabilirsiniz. Bizim güney sahillerinde olduğu gibi büyük teknelerle bu turlar yapılmıyor. 10 kişilik zodyak botlarla ve günde 2 sefer yapılıyor. Turlar genelde 4-8 saat sürüyor.
Cagliari’den veya yakınlarından çıkarak deneyimleyebileceğiniz turlar:
- La Maddalena Archipelago Turu: Palau veya Cannigione’den kalkan botlarla, Spargi, Budelli ve Caprera gibi adalara uğrayan bu tur, pembe plajlar ve doğal havuzlarla harika bir deneyim sunuyor.
- Golfo di Orosei Bot Turu: Cala Gonone’den kalkışla, Cala Luna, Cala Mariolu ve Grotta del Bue Marino mağaralarını keşfedebilirsiniz.
- Costa Smeralda Katamaran Gezisi: Olbia veya Porto Cervo civarından, lüks bir katamaranla Tavolara Adası’na doğru, dalış deneyimi de yaşayabileceğiniz bir tur.
- Cagliari Körfezi Yelken Turu: Şehrin kendi limanından, Sella del Diavolo ve Cala Fighera gibi noktalara giden kısa ve daha sakin bir seçenek.
Sardinya’da araba kiralamanın avantajını bir kez daha yaşadığımız bir gün, Cagliari’den günübirlik Olbia’ya doğru yola çıktık – yaklaşık 3 saatlik keyifli bir sürüşle kuzeyin büyüsüne ulaştık. Olbia, Sardinya’nın kuzeydoğusunda, Costa Smeralda’nın giriş kapısı gibi parlayan bir liman şehri; yaklaşık 60 bin nüfusuyla canlı bir atmosfer sunuyor ve adanın en önemli turistik merkezlerinden biri. Roma İmparatorluğu döneminden kalma kalıntılar ve Orta Çağ’dan izler taşıyan tarihi dokusu, modern marina manzaralarıyla harmanlanırken, sokakları renkli kafeler, hareketli pazarlar ve akşamları canlanan barlarla dolu bir enerjiye ev sahipliği yapıyor. Plajları, özellikle Pittulongu ve Lido del Sole, turkuaz sularıyla denize girmek için davetkar – biz de burada bir mola verip serinledik. Cagliari’den bu kısa kaçış, adanın kuzeyindeki lüks, doğa ve canlı atmosfer dengesini keşfetmemi sağladı
Sardinya tatilimin bir diğer yıldızı, adanın eşsiz yeme-içme dünyası oldu.
- Culurgiones: Sardinya’ya özgü bu el yapımı makarna, patates, pecorino peyniri ve nane ile doldurulup ince bir hamurla sarılıyor .Genelde domates sosuyla servis ediliyor ve her köyde farklı bir varyasyon sunuyor.
- Fregola: Küçük, yuvarlak irmik taneciklerinden yapılan bu geleneksel yiyecek, deniz mahsulleriyle birleştiğinde (özellikle ahtapotla) olağanüstü bir lezzet sunuyor.
- Porceddu: Yavaşça odun ateşinde pişirilen süt danası, ada mutfağının yıldızlarından. Baharatlı sosu ve çıtır derisiyle, Cagliari’de bir yerel restoranda tattığım bu yemek, adanın pastoral ruhunu yansıtıyordu.
- Zuppa di Cozze: Taze midyelerle hazırlanan bu çorba, sarımsak ve beyaz şarapla zenginleştirilmiş; sahil kasabalarında denize karşı içtiğimde, Akdeniz’in tadını damarımda hissettim.
- Pecorino Sardo: Sardinya’nın meşhur koyun peyniri, olgunlaştıkça keskin bir aroma kazanıyor. Çeşitli yaşlarda tattım ve her biriyle şarap eşleştirmesi yapmak ayrı bir keyifti.
Şaraplar ise adanın ruhunu tamamlıyor. Cannonau, kırmızı şarapların kralı; yoğun meyve aromalarısı barındırıyor. Vermentino, beyaz şarap sevenler için hafif ve çiçeksi bir seçenek; Tatlılarda ise Seadas beni mest etti: Bal ile kaplanmış, pecorino dolgulu bir hamur tatlısı – sıcak servis edilince balın akışı adeta bir şölen. Bir de Pabassinas var; kuru üzüm ve cevizle yapılan bu kurabiye, kahve yanında harika gidiyor.
Sardinya’nın turkuaz sularında yüzdüm, Cagliari’nin dar sokaklarında tarihe dokundum, Olbia’nın canlı atmosferinde şarap yudumladım ve her lokmada adanın ruhunu tattım. Roma’dan 1 saatlik uçuşla başlayan bu macera, araba kiralayıp özgürce keşfettiğim rotalarla bir ömür anıya dönüştü. Şimdi sıra sizde: Sardinya’nın gizli koylarını, lezzetli sofralarını ve ebedi güzelliklerini keşfetmek için bavulunuzu hazırlayın – çünkü bu ada, bir kez dokunduğunuzda sizi sonsuza dek çağırır!