New York’un hatta dünyanın en ünlü meydanı Times Square’de, son yıllarda rastladığım en heyecan verici dev reklam panosundan gözümü alamıyorum.
Reklam Nike’a ait.
Tek kelimeden oluşan bir mesajı var: Eşitlik!
Michael Jordan tarafından seslendirilen “Eşitlik” reklamında LeBron James, Serena Williams, Kevin Durant gibi sporcular rol alıyor ve “Eşitlik sınır tanımaz” diyorlar.
Sadece reklam ile yetinmeyip, küresel eşitlik için mücadele eden sivil toplum örgütlerine 5,5 milyon dolar bağışlayacağını ilan eden Nike, kalpleri kazanmış durumda.
Eşitlik, ABD Başkanı Trump’un göçmen karşıtı politika ve kadınlara yönelik ayrımcı söylemlerinin de etkisiyle, dünyanın gündeminde bugüne kadar hiç olmadığı kadar yer alıyor.
Birleşmiş Milletler’in iş yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliği için kurduğu Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) inisiyatifinin Danışma Kurulu’nda yer alan Borusan’ı temsilen New York’ta katıldığım toplantılarda sürekli eşitlikle ilgili aksiyon alınmasına dair “aciliyet” dile getiriliyor.
Eşitlik için acele etmemiz şart çünkü konu sadece ülkemizde değil küresel iş dünyasında da bir süredir alarm veriyor.
Fortune 500 şirketlerinden sadece yüzde 3’ünün CEO’sunun kadın olması bunun en çarpıcı işaretlerinden biri. Dünya Ekonomik Forumu’nun geçen yıl yaptığı araştırmaya göre ise kadın ve erkek arasındaki ekonomiye katılım ve fırsat eşitsizliği yüzde 59’luk bir oranla, 2008 yılından bu yana en düşük seviyede. Yetkililer bu hızla gidersek, uçurumun kapanıp eşitlikten söz edebilmemizin ancak 2186 yılında mümkün olacağından bahsediyorlar.
Bu hızla gidersek, uçurumun kapanıp eşitlikten söz edebilmemiz ancak 2186 yılında mümkün.
SADECE HAK MESELESİ DEĞİL
Öte yandan, araştırmalar eşitliğin salt insan hakkı olmasının ötesinde bir ekonomik zorunluluk olduğunu üzerine basa basa söylüyor. Ekonomik fırsat eşitliğinin 2025’e dek dünyanın gayri safi milli hasılasında gerçekleştireceği tahmini büyüme, 28 trilyon dolar! Bu rakam Çin ve ABD ekonomilerinin toplam değerine eşit.
Hal böyle olunca, toplumsal cinsiyet eşitliği konusu şirketlerde bir sosyal sorumluluk faaliyeti olarak algılanmaktan, kurumsal iletişim ya da insan kaynakları ekiplerinin hedefi olmaktan çıkıp, bizzat şirket patron ve yöneticilerinin güçlü bir ekonomi yaratmak için sahip çıkmaları gereken bir meseleye dönüşüyor.
Kadınların işgücüne katılımında 144 ülke arasında yapılan araştırmada, 131’inci sırada yer alan Türkiye’nin lider şirketlerinden biri olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusu 2013 yılından bu yana önceliğimiz.
Kadınların işgücüne katılımında 144 ülke arasında yapılan araştırmada, Türkiye 131’inci sırada!
Bu kapsamda;
– Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile işbirliği içinde geliştirdiğimiz Annemin İşi Benim Geleceğim projesiyle, çocuklarının bakımı nedeniyle çalışma fırsatı bulamayan annelere destek amacıyla organize sanayi bölgelerinde, 75 çocuk kapasiteli toplam 10 kreş inşaatına devam ediyoruz.
-TİSVA ile Afyon ve Gemlik’te kurduğumuz Mikro Kredi şubeleri aracılığı ile 2800 girişimci kadına toplam 5,5 milyon TL sermaye desteği verdik.
-Bilgi teknolojileri alanına özendirmek amacıyla 200’e yakın kız çocuğumuza kodlama eğitimi verdik.
-Borusan’ın çalışma ortamlarında mutlak bir cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek için kurduğumuz Borusan Eşittir platformu daha eşitlikçi uygulamalar ve iş kültürü için çalışıyor.
-İş dilini, cinsiyetçi ve ayrımcı söz ve davranışlardan arındırmak amacıyla hazırladığımız rehber ve Sevgi Dilde Başlar adlı digital kampanya ile iş dünyasında eşitlikçi dilin savunuculuğunu yapıyoruz.
Dünyada ve ülkemizde bu konuya samimiyetle sahip çıkan şirketlerin sayısının arttığını görmek umut verici ama yeterli değil.
Çalışanların “eşitliği” sahiplenmesi, kadınıyla erkeğiyle daha fazla eşitlik için mücadele etmesi, eşit haklar, eşit terfi ve eşit ücret için ısrarcı olması şart. İş deneyimini ve iş-yaşam dengesini eşitlikçi bir şekilde destekleyen uygulamalar için talepkar olması çok önemli.
Bunun dışında, eşitlikle ilgili kurumsal ya da sivil toplum platformlarında çalışmak, farkındalık yaratan kampanyalara destek vermek ve takipçisi olmak, ilham veren başarı hikayelerini paylaşmak, deneyimli çalışanların koçluk ve mentorluk gibi çalışmalarla kurum içinde ve dışında eşitlik bilinci oluşturması çok etkili faaliyetler.
Eşitlik için gereken zihniyet devriminin, önce bizlerin bakış açısındaki değişimle başlayacağı unutulmamalı.
Kadın ve erkeğin hak ve fırsat eşitliğine sahip olduğu bir dünyaya kavuşmak için 170 yıl bekleme şansımız yok.
Kadın ve erkeğin, hak ve fırsat eşitliğine sahip olduğu bir dünyaya kavuşmak için 170 yıl bekleyemeyiz.
BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın dile getirdiği gibi;
“Cinsiyet eşitliği sadece bir hedef değildir. Cinsiyet eşitliği, yoksulluğu azaltmanın, sürdürülebilir bir kalkınma ve mutlu bir toplum yaratmanın temelidir.”
Acelemiz var…