Bir yerlere gittiğimde, küçük antikacı dükkanlarını gezerim. Buralarda yeni insanlarla tanışırım. Bazen onlarla birlikte çay içer, Osmanlı sanatları ve tarih konusunda sohbet ederim. Antika objeleri toplarken çeşitli sosyokültürel seviyelerden insanlarla tanışıp, iletişim kurma imkanı bulursunuz. Bazen ülkesinden antika satmaya gelen bir mültecinin ülkesinde yaşadığı dramı kendi ağzından dinleyerek dert ortağı olursunuz, bazen de üniversitedeki bir doçentin tarihimize sahip çıkılmadığı konusundaki eleştirilerine ortak olursunuz…
Osmanlı dönemindan kalma cep saatleri, gümüş sigara tabakaları, heykelli Fransız saatleri, 1. ve 2. Dünya savaşında kullanılmış askeri objeler, kol saatleri, 19. yüzyıla ait mücevher kutuları, müzik plakları, Osmanlı döneminde kullanılmış çakmak, dürbün, pusula… Antika ve sanat koleksiyonerliğine başladığımda, biriktirmek gibi bir amaçla girişmedim. Ama önem verdiğim objeleri alırken zamanla bir koleksiyonum oluştu.
Antika koleksiyonerliği eski objeler toplamaktan ibaret değil.
Antika koleksiyonerliğinin genelde eski objeler toplamaktan ibaret olduğu düşünülür. Oysaki biriktirilen objelerin aslında tarihsel bir önemi ve hikayesi bulunur. Bu nedenle sanat ve tarih konusunda sürekli okuma, araştırma ve keşif yapmanız gerekir. Böyle bir keşfetme duygusu da beni antika koleksiyonerliğine çekti sanırım.
Tarihsel önemi olan nadir bir antika ummadığınız bir anda tozlu bir dükkan rafında karşınıza çıkabiliyor.
Mesela böyle bir hobiyle uğraşıyorsanız, hiç ummadığınız bir anda tarihsel öneme sahip, çok nadir bir antika eski bir dükkanın tozlu rafında karşınıza çıkabiliyor. Bununla beraber, her eski ürünün antika olmadığını da akılda bulundurmak gerek. Bir şeye antika denilebilmesi için döneminde de değerli olması gerekir.
Ben bu hobiye ilk başladığım zamanlarda ürünlerin ne kadar eski olduğunu doğru tespit etmekte zorlanıyordum. Alıp, sonradan hayal kırıklığına uğradığım çok ürün oldu. Daha sonra sürekli okuyup araştırarak bu konuda kendimi geliştirdim. Osmanlı sanatları olan savat tekniği, mine işlemeciliği, telkari konularını öğrendim. Şimdi uzun yıllar antikacılık yapmış kişiler bile bazı ürünlerin kaç yıllık olduğu konusunda bana danışabiliyor.
Benim için özellikle cep saatlerinin yeri ayrıdır. Onlar benim için geçmişten gelen bir zaman makinesi.170 yıllık olmasına rağmen hâlâ çalışan cep saati bile var koleksiyonumda. Objeleri koleksiyonuma katarken genellikle yüz yıldan daha eski olmasına, hasarsız ve çalışır durumda olmasına özen gösteriyorum.
Bununla beraber, artık antika objeleri bulmak eskiye nazaran daha zor. Maalesef geçmiş yıllarda tarihimizde önemli yeri olan birçok tarihsel obje yurtdışına çıkarılmış ve antika mezatlarında satılmış. Belki bundan on yıl sonra bu objeleri bulmak daha da zor olacaktır. Bu objeler toplumumuzun o dönemde için de bulunduğu durumu yansıtır ve geleceği şekillendirir. Bu nedenle çocuklarımıza ve gelecek nesillere aktarmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir toplumu ulus yapan sahip oldukları ortak tarihtir. Antikalar ise tarihe tanıklık etmiştir.
Son olarak değerli büyüğümüz Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe verdiği önemi gösteren sözlerinden biriyle bitirmek istiyorum. “Evvelâ millete tarihini, asîl bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz.”