Borusanlılar Tatilde

1099

Yılın heyeacanla beklenen zamanı geldi de geçiyor bile. Yaz tatilinden bahsediyoruz elbette. Sağlıklı bir bünye, kendinizi yenilemek, mutlu etmek, tazelenmek için tatile çıkmalısınız.  Sıcak yaz günleri bitmeden, biz de Borusanlılar’a tatil için neler yaptıklarını ve önerilerini sorduk. Gelen cevapları sizler için derledik. Kafası karışıklara, tatil planı planı yapmamışlara bu yazının birkaç fikir vereceğini umuyoruz.

MAVİNİN 50 TONU: AKYAKA – BOZBURUN – SÖĞÜT- SELİMİYE – ORHANİYE – DATÇA ROTASI

SELÇUK ÖZTÜRK

Akyaka, Muğla’nın Ula ilçesine bağlı sakin bir sahil kasabası. Buraya yaklaşık 20 km uzaklıktaki Akbük koyuna gidip gün boyunca dalgasız denizin tadını çıkarabilirsiniz. Akşam Akyaka’da Azmak nehri kenarında Kordon Restoran’da güzel bir akşam yemeğinin ardından Meyland’ta perküsyon eşliğinde verilen keyifli bir müzik dinletisine eşlik etmenizi,  ertesi gün ise Azmak nehrinde tekne turuna çıkıp, buranın hikayesini öğrenmenizi tavsiye ediyorum. Rotamızın bir sonraki durağı ise Bozburun. Bozburun’da genelde hotellere ulaşım hotellerin kendi küçük tekneleriyle sağlanıyor. Bozburun’da gün batımı manzarası eşliğinde çok güzel bir akşam yemeği yiyeceğinizden emin olabilirsiniz. Bozburun sonrası ilk durağımız Selimiye oldu. Selimiye diğer tatil yörelerine göre gündüzleri daha sakin fakat akşam yemeği saatlerinde tüm restoranların dolduğu bir yer. Burada balık restoranlarında harika mezeler ve deniz ürünlerini deneyebilirsiniz.

Selimiye’den ayrıldıktan sonra ilk olarak Orhaniye’de yer alan Kızkumu’na uğradık. Güzel bir hikayesi olan Kızkumu üzerinde yürümek oldukça keyifliydi. Orhaniye sonrası rotamız Datça oldu. Datça ve çevresinde görülecek yerlerden biraz bahsedecek olursam; Palamutbükü, Ovabük, Hayıtbükü ve Knidos Antik Kenti mutlaka ziyaret edilmeli. Kabak çiçeği dolması ve badem mutlaka yenilmeli.

Datça seferimizi bitirdikten sonra Bodrum’a doğru yola koyulduk. Meşhur halk türküsü Ormancı’nın hikayesine konu olan Belen Kahvesi’nde verdiğimiz kahve molasının ardından Bodrum’a ulaştık.

BALKAN CAZİBESİ: BELGRAD

ECEM ALTAN

Sırbistan’ın başkenti Belgrad Balkanların merkezi. Belgrad’da gezilecek bolca yerler, kafeler, barlar, kulüpler, lokantalar ve hızlı bir gece hayatı bulunuyor. Sırbistan, ucuzluğu, vize gerektirmemesi ve arkadaş canlısı insanlarıyla Türkiye’den gitmek için cazip bir ülke. Not düşmek gerekir, Sırpların Türklere bakışı önyargılı değil.

Birkaç tavsiye verecek olursam, öncelikle paranızı tamamen Dinar’a çevirmeyin, parça parça çevirin; gerçekten çok ucuz bir yer, tahmininizden fazla Dinar elinizde kalmasın. Old Town’da her yere yürüyün derim, taksiye binecekseniz pembe başlıklılara ya da başlıklarında “lux” yazanlara binin. Turistik yerlerin çoğu Kalemegdan, Knez Mihajlova Caddesi ve Skadarska Caddesi’nin arasında kalıyor ve yürüyerek gezilebiliyor.

Belgrad’a gidecek olursanız Nikola Tesla müzesini gezmeyi, hatta vücudunuzdan elektrik geçirildiği deneysel tura katılmayı ihmal etmeyin. Ayrıca Tuna’nın karşında kalan Zemun bölgesine bisiklet kiralayarak gidebilirsiniz. Buradaki Saran restoranında ahtapot salatası, somon ve yayın balığı muhteşem. Bir akşam üstünü bir sürü sahil kafesinin yan yana bulunduğu Ada Ciganlija’ya ayırın ve harika gün batımını seyredin.

Gece kulübüne gitmek isterseniz, Mr. Stefan Braun ilginç bir yer. Mekanın girişi tenha, tabela bulunmuyor ve giriş amonyak kokuyor. Tüm korkunç görüntüsüne rağmen üst kata çıktığında mekan bir anda Alice Harikalar Diyarı’na dönüyor. Rezervasyonsuz girişin imkansız olduğunu da not düşelim.

SNOWBOARD TUTKUNLARINA ÖZEL: ALMANYA VE AVUSTURYA

GİZEM KOCAOĞLU

Bu sıcak yaz günlerinde sizi -25 dereceye, Almanya ve Avusturya’ya götürmek istiyorum. Ben ve eşim çocukluğumuzdan beri çok büyük bir tutkuyla snowboard yapıyoruz ve bizim için tatil demek kışın yapılan, aylar önceden planlanan, onlarca insanla konuşulup fikir alınan ve pek de hafife alınmayan bir keşif demek! Bu sene snowboard tatilimizin yurtdışı bölümünü Almanya ve Avusturya’da geçirdik. Yorulmaktan korkmayan ve farklı yerleri görmek isteyen cesaretli bir çift olduğumuz için 6 günde 5 farklı yerde konaklayarak Alpler’in en büyük kayak merkezlerinde yaklaşık 400 km. kaydık.

Kısaca programımızdan bahsedeceğim ama öncesinde Gizem bana nereyi tavsiye edersin bu 5 bölge içinde diye sorsanız cevabım şu şekilde olurdu: Sabahları kaymaya doymak istiyorum, akşamları ise sadece dinlenmek istiyorum, kalabalık bir aileyiz ve otelimizde vakit geçiririz derseniz cevabım Saalbach olurdu! Ya da ben hem kaymaya doymak istiyorum, akşamda keyifli zaman geçirebileceğim bir yer istiyorum derseniz cevabım Kitzbuhel olurdu!

Toplamda arabayla 1000 km yol yaptığımız turumuza Almanya’da Garmisch Zugspitze’den başladık. Munich havalanından iner inmez arabamızı kiralayıp zaman kaybetmeden Garmisch’e ulaştık. Garmisch Almanya’nın en yüksek zirvesine sahip bölge ve bu ününden dolayı da bolca ziyaretçi ağırlıyor. Zirveye 1963 model bir teleferikle çıkıyorsunuz, yapım tarihinden midir yoksa 1950 metre yüksekliğe 4450 metrelik teleferikle sadece iki bağlantı direği yardımıyla çıkıyor olmaktan mıdır bilmem ama biraz tedirgin ediciydi. Alpler’le kıyaslandığında Garmisch küçük denebilecek bir kayak tesisi.

Rotamızın bir sonraki durağı Ischgl, Avusturya oldu. Ayrıca gittiğimiz bölgelerdeki en modern mekanik tesislere sahip, oldukça uzun pistleri sayesinde ise gününüzü birbirinde farklı birçok yerden kayarak geçirebiliyorsunuz. Akşamları ise tamamen eğlenmek üzerine kurulu bir hayat var Ischgl’de.

Innsbruck – Axamer Lizum olduğu rotamızın bir sonraki durağı oldu.  Sonrasında Zell am See’ye doğru devam ettik. Yolda giderken arabaların %80’inin Saalbach sapağına girdiğini görünce kendimizi bir anda Saalbach’ta bulduk. İyi ki de bulmuşuz! Kaymaktan en çok keyif aldığım kayak merkezi oldu Saalbach. Harika pistleri var, köyler arasında kayarak çok keyifli yolculuklar yapabiliyorsunuz. Şiddetle tavsiye ediyorum. Renkli bir merkezi var, her bütçe ve zevke yönelik mekanlarda vakit geçirebiliyorsunuz.

Son kayak merkezi durağımız olan Kitzbuhel’de ise hem pistler hem de çevre tek kelimeyle mükemmeldi. Oldukça ağaçlık bir bölge olması sebebiyle snowboard yaparken çok keyif aldık…  Kitzbuhel’in konumu sebebiyle Brixental isimli o bölgedeki en doyurucu ve en büyük kayak alanında kayma fırsatınız da oluyor. Brixental’ı pist kalitesi olarak sanırım ilk sırada konumlayabilirim. Bu imkanların yanı sıra akşamda çok keyifli vakit geçirebileceğiniz restoran ve cafe alternatifleri var.

Dönüş günümüzü tamamen turistik bir yer alan Salzburg için ayırdık. Munih havaalanına dönerken yolumuzu biraz daha uzatarak 4 saatte hızlı bir Salzburg turu yaptık

Borusan Turuncu
YAZAR HAKKINDA

Borusan Turuncu

Borusan Turuncu, Borusan’ın editöryel dinamosudur. Borusan hikayelerinin küratörlüğünü yapar.