Dünyayı Birlikte Kurtarabiliriz, Ama Nasıl?

1976
Dünyayı Birlikte Kurtarabiliriz, Ama Nasıl?

Küresel sorunlar tüm insanlığı etkiliyor. Dünyamızın karşı karşıya olduğu küresel sorunların başında ise iklim değişikliği geliyor. Peki, son dönemlerde sıklıkla sosyal medyada denk geldiğimiz, artık hepimizin gündeminde yer almaya başlayan iklim değişikliği gerçekte tam olarak nedir?

Atmosferimizi dünyayı saran bir battaniye olarak düşünebiliriz. Bu battaniyenin dokusunda birçok gaz bulunmakla birlikte sera etkisi oluşmasına neden olan karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. gazlar da vardır. Güneşten gelen ışınlar atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır ve tekrar geri yansır. Dünyamızı saran battaniye bu ışınların bir kısmını geçirirken bir kısmı ise tekrar yeryüzüne ulaşır. Bu sayede etrafı battaniye ile sarılı olan dünyamız bir serayı andırır. Şimdi dünyamızı saran bu battaniyenin çok sık ve dikkatsiz kullanılmasından dolayı yapısının bozulduğunu düşünün. İşte battaniye olarak tanımladığımız atmosferin bileşimini oluşturan gazlardaki değişiklik, atmosferin ısınmasına neden oluyor ve bunun sonucu olarak iklimlerde de değişiklikler görülmeye başlıyor.

Son yıllarda sosyal medyada, haberlerde sıklıkla karşılaştığınız iklim ile ilgili haberleri anımsayın. Haberlerde kışın havaların fazla sıcak ve nemli olması ya da yazın yüksek sıcakların geç gelmesi gibi durumlar çokça gündem oluyor. Ne yazık ki iklim değişikliğinin etkisi sadece sıcaklık artışından ibaret değil. Seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının da sıklığının ve etkisinin artışı, deniz suyu seviyelerinde meydana gelen yükselme, buzulların erimesi gibi örnekler iklim değişikliğinin etkileridir. Bu değişikler insanlar, hayvanlar ve ekosistem üzerinde ciddi riskler oluşturuyor.

İklim değişikliğinin nedeni bizim alışkanlıklarımız!

Hemen her gün iklim değişikliği konusunda sivil toplum kuruluşlarının, şirketlerin, hükümetlerin yaptığı çalışmaları görüyoruz. Peki, bu konu ne kadar gündemimizde kalıyor? Belki birkaç saat, gün veya birkaç hafta önemsiyor ve alışkanlıklarımızı kontrol ediyoruz. Ya sonra?

İnsanın doğaya verdiği zararının boyutları ve bizi bekleyen tablonun çok parlak olmadığını anlatan iki kısa belgesel bu konuda beni oldukça etkiledi. İklim değişikliğinin etkilerinden biri olan su kaynaklarının azalması konusunu National Geographic ve Finish iş birliğiyle hazırlanan “25 Litre” adlı belgeseli susuzluk problemlerini İstanbul özelinde ele alıyor ve bizlere çözüme yönelik bilgiler sunuyor. Bir sabah uyandığınızda sıfır gün uygulaması başladığını ve günlük su tüketim hakkınız 25 litre ile sınırlandığını düşünün. Günde 25 litre ile neler yapabilirdiniz ki? Bunun cevabını merak ediyorsanız ve alışkanlıklarınızı değiştirmek için bir adım atmak istiyorsanız “yarınınsuyu.com”u ziyaret edip su tasarrufu sözü verebilirsiniz.

Aslında temel çözüm daha az tüketmekten geçiyor. Örneğin tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkarmak bu yolda güzel bir adım olabilir. Okyanustaki plastiklerin deniz canlıları için oluşturduğu tehlikeyi ve ekosisteme verdiği tahribatı güzel bir dille anlatan Craig Leeson tarafından yönetilen 2016 yılı yapımı “A Plastic Ocean” belgeseli de bu konuda size yol gösterecektir.

Kızılderili atasözünde söylendiğin gibi “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!”

Peki o son ırmak kuramadan önce iklim değişikliğine karşı bireysel olarak ne yapabilirim? Dünya için nasıl harekete geçebilirim?

Değişimin kendimizle başlatmanın tam zamanı…. Peki, nasıl?

1.Yeniden kullanabilir kaplar kullanılın

Doğada plastik tabakların çözülmesi için 500 yıl, pet şişeler için 400 yıl gibi süreler gerekiyor. Tek kullanımlık plastikleri tercih etmeyeyip kendi mataramızı yanımızda taşıyarak plastik kullanım oranını azaltmaya destek olabiliriz.

2.Alışverişlerinizde kendi bez çantalarınızı kullanın

Dünya çapında her yıl yaklaşık olarak 1 trilyon plastik poşet kullanılıyor ve bunların çoğu atığa dönüşüyor. Plastik poşetlerin doğada bozulmaları için gereken süre denizde 400 yıl, karada 800 yıl. Canlıların, doğaya bırakılan plastik poşetleri besin sanmaları sonucunda plastikleri tüketmeye çalışmaları ise bu canlıların sindirim sistemlerinin bozulmasına hatta ölümlerine yol açıyor. Plastik poşet kullanılımın azaltmasını destek olmak için bez çantaları tercih edin.

3.Geri dönüştürün

Geri dönüşüm ile birlikte doğaya bırakılan atık madde miktarı azalırken , doğal kaynakların korunması ve enerji tasarrufu sağlanır. İşyeriniz, evinizde atıklarınızı türlerine göre ayırıp ilgili geri dönüşüm kutusuna atın.

4.Su tasarrufu sağlayın

Duşunuzu 10 ila 5 dakika arasında kısaltmak bile her seferinde yaklaşık 45 litreden fazla su tasarrufu sağlıyor. Suyu kullanırken büyüklerimizin “suyu boşa akıtma” sözü hiç aklımızdan çıkmamalı.

5.Etsiz beslenin

Fazla et ve süt ürünlerinin tüketimi iklim değişikliği ile mücadeleyi zorlaştırıyor. Çünkü bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi için kullanılan toprak, hayvan yetiştiriciliği için kullanılan toprağa göre çok daha az. Haftanın sadece bir günü hayvansal protein alımını kesmek bile sera gazı emisyonlarının yanı sıra arazi, enerji ve su kullanımını azaltmakta güçlü bir etkiye sahip olabilir.

6.Daha az araç kullanın

İnsanlar, özellikle sanayi devrimi ile başlayan ve her geçen kullanımı artan fosil yakıtlarla dünyaya ciddi bir emisyon yükü oluşturmaya başladı. Yakıt kullanımı azaltmak amacıyla seyahat tercihlerinizi daha çevre dostu hale getirebilirsiniz. Elektrikli çalışan otomobiller kullanın, kısa mesafeyse yürüyün veya bisiklete binin.

7.Cihazların fişini çıkarın ve gereksiz yanan ışıkları söndürün

Işıkları kapatmak enerji tasarrufu sağladığı kadar para tasarrufu da sağlar. Işıklarımıza ek evimizde çok fazla cihaz bulunuyor. Takılı bırakılan cihazlar birer enerji vampirleri, kapalı olsalar bile, her gün fazla miktarda güç tüketmeye devam ediyorlar. Enerji tüketimini azaltmaya yönelik elektrikli cihaz satın alırken ‘standby’ durumunda ne kadar elektrik tükettiğine dikkat edip akıllı prizler seçebilirsiniz.

8.Yerel yemekleri tercih edin

Daha önce hiç yemek mili terimini duydunuz mu? Nedir yemek mili? Gıdaların üretim noktasından son kullanıcıya kadar kat ettiği mesafe olarak tanımlanır. Gıdaların milleri ne kadar yüksekse, o kadar fazla fosil yakıt kullanılır ve hava kirliliği oluşur. Yörede yetişen ürünler satın alınarak, gıda millerinin çevre üzerindeki etkisi azaltılabilir. Yerel olarak alışveriş yapıldığında hava kirliliği de azalır.

9.Sıfır atık modayı tercih edin

Fosil yakıtlar tekstil endüstrisinde lifleri üretmek, tekstil ve malzemelerini üretmek, giysi üretmek, dağıtım vb. her adımda yaygın şekilde kullanılıyor ve bir giysinin tüm ömür döngüsü boyunca sera gazı emisyonları ortaya çıkıyor. Son yıllarda ortaya çıkan hızlı modanın yaygın hale gelmesiyle giysiler daha kısa sürelerde, birkaç haftada değişen tasarımlarda üretilerek daha fazla tüketim ve oluşan atık miktarının artmasına neden oldu. Tüketim alışkanlığımızı azaltmak için kaliteli ve uzun süre giyebileceğimiz ürünler üreten yavaş moda markalarını tercih etmek veya ikinci el kıyafetler almak önemli bir adım olabilir. Tercih edeceğiniz moda markasının hammaddesinin geri dönüşümlü üründen elde edilmiş olmasına dikkat edebilirsiniz veya artık giymek istemediğiniz kıyafetlerinizi siz dönüştürebilirsiniz.
Birleşmiş Milletler Küresel İletişim Departmanının iklim değişikliği konusunda vatandaşların harekete geçmesi için küresel bir çağrı olan ActNow uygulamasını indirerek siz de dünya üzerindeki etkinizi ölçebilir ve şimdi harekete geçebilirsiniz!

Evrim İnce
YAZAR HAKKINDA

Evrim İnce

Borusan Limanı İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Müdürü. 2012 yılından beri Borusanlı. Kite Surf düşkünü. Öğrenmenin yaşı olmadığına inanır. Yeni mezun moda tasarımcısı, sürdürülebilir moda tutkunu. Çizmeyi, yaratmayı ve renkli olmayı sever. Renkleri avucunda tutar, önüne serer ve yol boyunca pastel duygularla yürür. “İnsanların isteyip de başaramayacağı bir şey yoktur” felsefesiyle hayatını yaşar.