Hikâye Anlatıcılığı İklim İçin Neden Önemli?

1385

Yazarlar:

İklim krizi dediğimizde aklımıza gelen ilk görüntü nedir? Ana kütlesinden kopmuş bir buz parçası üstünde tek başına duran bir kutup ayısı olabilir mi? Bizi duygulandıran bir fotoğraf karesi yani…

Evet, bu kare bizi duygulandırıyor, büyük ihtimalle üzüyor da, fakat etkisi bizleri harekete geçirecek, iklim krizinin çözümü için emek vermemizi sağlayacak kadar uzun sürmüyor.

Çünkü kutuplar çok uzak, yavaş eriyorlar ve deniz seviyesi hâlâ hissedilir ölçüde yükselmedi.

Çünkü kutup ayıları çok sevimli hayvanlar olmalarına rağmen varlıkları insanlık için vazgeçilemez bir “fayda” yaratmıyor.

Haydi şimdi bu fotoğrafa bir hikâye yazalım. Çok düşünmeden, ilk aklımıza geldiği hâliyle. Ana kütlede yaşayan dört bireylik bir kutup ayısı ailesi olsun. İki yetişkin, iki genç birey. İşimizi kolaylaştırıp anne, baba ve çocuklar diyelim bunlara…

Anne ve baba, çocuklardan biriyle oyun oynasın. Neşeyle, keyifle, buzların üstünde yata yuvarlana… Diğer çocuksa kıyıda, yüz üstü uzanmış, küçük patilerini uzatıp suyun içindeki balıkları yakalamaya çalışsın. Balıklar patilerinin arasından sıvışıp kaçsınlar. Genç kutup ayısı bedenini sürükleyerek suya daha da çok yaklaşsın, kollarını daha da ileri uzatsın, kaçan balıkları tutmak için çabalasın.

Belki bu tatlı hikâyeye güneş ışıkları da eşlik ediyordur. Yüzümüze yüzümüze vururken içimizi de ısıtan rengârenk güneş ışıkları…

Biz güneş ışıkları ile içimizi ısıtırken hafif bir çıtırtıyla kendimize gelelim. Aaa! Az önce balıkların başında bıraktığımız genç kutup ayısının altındaki buz parçası kopmuş. Bizim ufaklık henüz bu durumun farkında değil. Hatta patileri ile suyu çektikçe sürükleniyor, sürüklendikçe kıkırdıyor çünkü her seferinde balıklara biraz daha yaklaşıyor. Yaklaştıkça daha da çok neşelenip kollarını daha çok çırpıyor.

Anne, babası ve diğer kardeş keyifle oyunlarına devam ediyorlar, ufaklığın kopan buz parçası üstünde kendilerinden hızla uzaklaşmakta olduğunun farkında değiller.

Burada hikâyeye büyük bir virgül atıp, duygularınızı sormak istiyorum. Ne hissediyorsunuz? Ben daha çok üzülmeye başladım, duygularım derinleşti. Harekete geçmek, anne babaya seslenmek istiyorum: “Hey! Çocuk gidiyor, buz koptu! Koşun, kurtarın onu!”

Ama maalesef beni duymuyorlar. Bu noktadan sonra hikâyemiz büyük bir trajedi ile sonlanıp hepimizi üzüntüye boğabilir. Buzun erimesine kızar, ailenin dağılmasına çok üzülürüz. Ve böylece iklim krizinin yarattığı aile faciası bizi iklim krizinin diğer etkilerine döndürebilir, iklim

krizine yaptığımız katkıyı düşünmemize sebep olabilir. Çünkü hikâyeler, olaylar arasında bağ kurmamızı kolaylaştırır. Hikâyeler; gördüğümüz, anladığımız bir durumu hafızamıza taşır, “bellek” oluşturmamızı sağlar.

Eski çağ düşünürlerinin sezdiği, modern çağ biliminin ise tespit ettiği bu durum, yani hikâyelerin insanı değiştirme gücü, iklim kriziyle mücadele etmek için de kullanılabilecek bir güç. Çünkü bilimin bize sunduğu gerçeklerin yaratacağı etkileri hikâyeleştirmediğimiz zaman kitleselleştiremiyoruz. İklim kriziyse seferberlikle çözülebilecek bir kriz. Sadece bilim insanları, sadece teknokratlar, sadece siyasetçilerle çözülmeyecek.

Ben bu hikâyeyi çocuklara anlatmak istiyorum, o yüzden de burada bırakamam. Virgülü attığımız yeri dönüm noktası olarak belirleyip, bu hikâyeyi mücadele dolu bir umut yolculuğuna dönüştürebilirim. Dönüştürmeliyim. Benim hikâyemde, anne, baba ve kardeş, kopan buz parçasını fark edip, suya atlıyor ve kendilerinden hızla uzaklaşan genç kutup ayısını yakalamaya çalışıyorlar. Kutup ayısı da durumu fark edip geri dönmek için elinden geleni yapıyor. Ama iki taraf da başarısız oluyor. Genç kutup ayısı koca okyanusun içinde yolculuğuna devam ederken arkada kalan genç kardeş işin peşini bırakmıyor, kardeşinin nereye gittiğini bulmaya çalışırken buzların neden ve nasıl eridiğini araştırmaya başlıyor.

Buz parçası üstündeki ufaklıksa önce korkup sonra ulaştığı ilk kıyıda karaya çıkıyor ve karşılarında kutup ayısı gören şaşkın insanları harekete geçiriyor. İnsanlar, çaresiz kutup ayısını evine götürürken bir taraftan da eriyen buzullara çözüm aramaya başlıyorlar. Herkesten yardım istiyorlar. Aile tekrar kavuşuyor. İki kardeş kutup ayısının mücadelesi, bize hem ilham hem de umut veriyor.

Peki iklim krizi farkındalığını yaygınlaştırmaya çalışırken anlatabileceğimiz tek hikâye kutup ayılarının hikâyesi mi? Kesinlikle değil. İklim krizi, merkezinde insan davranışları olan onlarca durumun tetiklediği, etkilediği ve milyonlarca canlının etkilendiği bir durum. Kutuplar kadar uzakta değil, hayatımızın tam içinde ve hatta hayatımız onun içinde. Bu yüzden de her başlığın ele alınması, harekete geçmemizi sağlayacak, motive edecek bir hikâye ile birlikte anlatılması gerekiyor. Hem yetişkinlere hem de çocuklara! Edebiyatın, sinemanın veya hangi disiplinde olursa olsun hikâye anlatıcılığının iklim krizi ile mücadeledeki payı, bana göre bu olmalı.

Biz insanların, iklim krizini inkâr etmemizin ya da kabullensek bile harekete geçmememizin önemli nedenlerinden biri felaket karşısında kendimizi güçsüz hissetmemiz. Bir diğeri ise değiştirmemiz gereken alışkanlıklarımıza duyduğumuz kuvvetli bağ. O zaman haydi mağaradaki atalarımızı hatırlayalım, iklim şartlarının da zorlu olduğu uzun kışlara geri dönelim. Atalarımız, çok korktukları vahşi hayvanlardan kendilerini korumak ve dışardaki çetin şartlara uyum sağlamak için ne yapıyorlardı? Bedenleriyle, sesleriyle birbirlerine hikâye anlatıyorlardı. Hayvanları tanımak için onları taklit ediyor, geliştirdikleri kaçış ya da av yöntemlerini paylaşmak için duvarlara hikâyeler çiziyorlardı. Değişiyorlardı, dönüşüyorlardı…

Bu sefer de karşımızdaki vahşi hayvan, yarattığımız medeniyetin bizi taşıdığı iklim krizi. O zaman haydi, umut dolu, güçlendirici hikâyelerle yeni bir gelecek yaratmak için harekete geçelim. Distopyayı ütopyaya dönüştürelim!

İklimkurgu başlığı altında kabul edilen bazı yetişkin kitapları:

Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları serisi, Buket Uzuner, 2012

Köpekli Çocuklar Gecesi, Oya Baydar, Can Yayınları, 2019

Solar, Ian McEwan, YKY, 2020

Ağaçlar, Hermann Hesse, Kolektif Kitap, 2018

Göç, Julie Bertagna, İş Kültür, 2012

Sondan Sonra, Megan Hunter, YKY, 2019

İklimkurgu başlığı altında kabul edilebilecek bazı çocuk kitapları:

Ayşe’nin Bulut Projesi, Behiç Ak, 2023

Yeryüzü Okulu, Raşel Meseri, Habitus, 2017

Denizi Kim Kirletiyor, Gönül Simpson, Yeşil Dinozor, 2016 Zaman Yolcusu Kreta, Gülşah Özdemir Koryürek, 2020 İklim Dostu, Koray Avcı Çakman, Final Kültür, 2021

Dünyayı Kurtaran Öffie, Megan Herbert ve Michael E. Mann, Nota Bene Yayınları, 2020

Su insan ve Çeşmesi, Ivo Rosati, Nota Bene Yayınları, 2020

İklimkurgu başlığı altında kabul edilebilecek bazı yetişkin filmleri:

Küçülen Hayatlar, Alexander Payne, 2017 Çılgın Max: Öffieli Yollar, George Miller, 2015 Kar Küreyici, Bong John Ho, 2013

Düşler Diyarı, Bent Zeitlin, 2012 Yarından Sonra, Roland Emerich, 2004

İklimkurgu başlığı altında kabul edilebilecek bazı çocuk filmleri ve dizileri:*

Vol-İ, Andrew Stanton, 2008

Prenses Mononoke, Hayao Miyazaki, 1997 Rüzgarlı Vadi, Hayao Miyazaki, 1982

Octonauts: Above & Beyond, Neflix, 2022 (çizgi dizi)

*Lütfen filmlerin yaş aralığının çocuklarınıza uygun olup olmadığını kontrol edin.

Bu yazı hazırlanırken kullanılan kaynaklar:

İklimkurgu, İklim Değişikliği, Antroposen’in Poetikası ve Ekoeleştirel İzler, Kerim Can, Yazgünoğlu, Çizgi Kitabevi, 2022

Homo Narrans İnsan Niçin Anlatır?, İsmail Gezgin, Redingot Yayıncılık, 2020

Borusan Turuncu
YAZAR HAKKINDA

Borusan Turuncu

Borusan Turuncu, Borusan’ın editöryel dinamosudur. Borusan hikayelerinin küratörlüğünü yapar.