Bundan beş yıl önce tam bu zamanlarda üniversite 3. sınıfı bitirmek üzereydim. Ben de yüksek bir stres ve kaygı hali. Kendimi 3. sınıfta bir staj programına dahil olmazsam son sınıfa geldiğimde güvensiz hissedeceğim ve mezun olduğumda rakiplerimden geride kalacağım hissi. Herkesin hayali gibi benimki de kurumsal bir şirkette uzun dönem stajyer olabilmekti. Önceki birkaç staj tecrübem sayesinde artık ne yapmak istediğimi ya da istemediğimi çok daha iyi biliyordum. Üstelik yaptığım stajlar bana farklı sektörleri, çalışma ortamlarını, şirket kültürlerini tanıtmış; beni bana daha da çok yaklaştırmıştı.
Peki geleceğimle ile ilgili atacağım bu adımda nelere dikkat etmeliydim? Mezun olunca hızlıca iş bulamam kaygısıyla her gördüğüm ilana başvurmalı mıydım? Yoksa detaylı inceleyerek daha az yere mi başvurmaktı doğru olan. Ancak böyle işe girme şansımı azaltmış olmaz mıydım? İyice düşündüm ve hakkımı sadece istediğim yerlere başvurarak yaptım. Bunda kısa da olsa yaşadığım staj tecrübelerinin bana en büyük öğretilerinden biri olan şirket kültürü ve değerlerinin ne kadar önemli olduğu vardı.
İş bulamam kaygısıyla gördüğüm her ilana atlamalı mıyım? Yoksa detaylı incelemeyle daha az yere mi başvurmalı?
Şirketinin ve senin koştuğun hedeflerin yani geleceğe dair hayallerinin ortak olması. Her sabah aynı heyecanla uyanmak, ayaklarının geri geri gitmemesi, bugün daha iyi ne yapabilirim diye düşünmek; hatta çalışırken vaktin nasıl geçtiğini anlamamak. Tüm bunları sana yaşatacak bir çalışma kültürü. Bunlar bir şirkette en az altı ay geçirmeden, hele de yeni mezunsan ve önceliklerin çok farklıysa sana çok soyut gelecek belki de ama önemi çok sonra anlaşılacak konular. Ancak ilk etapta her ne sebeple şirket seçimi yaparsan yap, dönüp dolaştığın yer mutlaka o şirketin kültürü olacak. Peki bu uyum neden bu kadar önemli?
KAFALARIMIZ UYUŞUYOR MU?
Daha yeni iş hayatına başladığımız günler farkında olmadan bizim de iş hayatındaki kimliğimizin şekillendiği günler. Nasıl ilk eğitim ailede başlıyorsa ve kişiliğimiz oluşuyorsa, profesyonel hayattaki kimliğimizi oluşturan da ağırlıklı olarak ilk şirketimiz. Nasıl bir iş insanı olacağımıza ya da olmayacağımıza ilk deneyimlerimizde yaşadıklarımıza göre karar veriyoruz. Yaşadıklarımız pozitif ise bizden iyisi yok. Mevcut potansiyelimizi yüksek motivasyon ve heyecanla birleştiriyoruz. İşimize duyduğumuz tutku bizi başarıya götürüyor. Bizim başarımız şirkete değer katıyor. Kazan kazan bir ilişki içinde hem bireysel gelişimimizi hem de şirketimizin gelişimini sağlıyoruz. Ancak durumlar aksi yönde ilerlerse araştırmalar gösteriyor ki ilk iş tecrübemizde edindiğimiz negatif duygular bizim hayata, çevremize, işimize her şeyden öte kendimize bakışımızı bile değiştiriyor. İş hayatındaki ruh halimiz hayatımıza sirayet ediyor.
Bu arada bir ipucu: Şirketlerde bu eşleşmeye dikkat ediyorlar. Onlar da aynı ahengi arıyorlar.
Öğrencilik hayatı boyunca girdiğimiz sınavlar, içinde bulunduğumuz sıralamalar ve buna bağlı olarak puanımız yettiğince yerleştiğimiz bölümler gibi olmamalı şirket tercihlerimiz. Olana razı gelmek değil, ilk tercihimize yerleşmeyi hedeflemeliyiz bu sefer. Artık daha işler biraz daha ciddi çünkü.
Puanımız yettiğince yerleştiğimiz bölümler gibi olmamalı şirket tercihlerimiz
Gerekirse biraz daha beklemeli, kendimizi daha çok geliştirip yeniden kapısını çalmalıyız. Ancak ne olursa olsun kültürü ve değerleri bizimle uyumlu olandan yana yapmalıyız tercihimizi. İçinde heyecanla çalışabildiğimiz, gelişim imkanlarına inandığımız, kariyerimizde bizi bir değil, birkaç adım ileriye götüreceğine inandığımız, ortak değerlere sahip olduğumuz ve yarını inşa ederken aynı hayali kurduğumuz yerlerde hayata atılmalıyız. Seçilmeye alıştığımızın aksine biz seçmeliyiz bu sefer.
Seçilmeyi beklememeli, biz seçmeliyiz.
ŞİRKETİN KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRIN
Peki kültür denen şey nedir? Rengi, tadı, kokusu…Elle tutulur, gözle görülür mü? Nasıl anlarım, nereden öğrenirim, kimlere sorarım?
Artık eskisinden çok daha kolay. Eskiden sadece şirketlerin, kurumsal web sayfalarından öğrenebildiğimiz, iş dergilerinde haberlerini takip ettiğimiz kadardı şirketler hakkında edinebildiğimiz bilgi. Şimdi bir şirketle ilgili bilgiye ulaşmak istediğimizde, bu saydıklarım ilk başvurduğumuz yollar olmaktan git gide uzaklaştı bile. Önce sosyal medyada aratıyoruz. Lokasyon check-in’lerinden yapılan postlara bakıyoruz. Şirketlerin kendilerini, çalışanlarını anlattıkları, bire bir çalışanların yazılarını, fotoğraflarını gördüğümüz kurumsal hesaplar çıkıyor karşımıza. Daha esnek ve daha sahici. Şanlıyız ki artık çalışmaya başlamadan gözlemleyebiliyoruz. Artık şirketler daha çok öğrenci gruplarını kendi ofislerine davet ediyor. Tercih zamanında üniversiteleri gezdiğimiz gibi, şimdi de şirketleri gezebiliyoruz. Şirketlerin liderlerini sosyal medya üzerinden takip ediyor, makalelerini okuyor ve bir mesajla daha yakından iletişim kurabiliyoruz. Şirket liderlerinin yer aldığı zirvelerde öğrencilere indirimler yapılıyor, hatta bazen ücretsiz olanlarına bile denk gelebiliyoruz. Bu fırsatları kaçırmamak ve ilk ağızdan şirket adına bir şeyler yakalamaya bakmalısınız aslında.
Yeni mezunsanız, yeni iş değiştirmeyi düşünüyorsanız ya da henüz öğrenciyseniz işteki önceliklerinizi bir kez daha gözden geçirmenizi önereceğim. Sizin değerlerinizin aynası olan, ikliminize uyan ve içinde kendinizi “kendiniz” gibi hissedebileceğiniz yerlerden yana kullanın tercihinizi. Tutkularınız uğruna çalışmaktan vazgeçmeyen biriyseniz; bu heyecanınızın zamanla azalmaması, inancınızın kırılmaması için doğru tercihi yapmanız önemli. Hayattan nasıl ilham alacağını bilen bir ekiple çalışmak size iyi gelecektir. Üzgünüm ama aksi sizi genç yaşınızda enerjisiz bırakabilir.
Şimdi çalışacağım şirketi ben seçerim diye kendinize birkaç kere söyleyin. Hatta sesli söyleyin. Merak etmeyin çok büyük ve iddialı bir laf etmiş olmayacaksınız.