Beni klasik müzik ile tanıştıran, müzik öğretmenim, sevgili Sema Hanım’dı. Müzik sınıfımız deniz kenarındaki binanın en alt katındaydı. Okul yeni başlamıştı, ailemden çok uzaklardaydım, ikinci haftada dersin sonlarına doğru Sema öğretmen, “herkes sessiz olsun, gözlerinizi kapatın, size bir şey dinletmek istiyorum” dedi.
Müzik başladı, aldı, sardı, sarmaladı beni, notalar kuş oldu, ev oldu, çiçek oldu, bulut oldu, yağmur oldu.
Sessizliği dışarıdan gelen dalga sesleri bozuyordu sadece, sonra müzik başladı, aldı, sardı, sarmaladı beni, notalar kuş oldu, ev oldu, çiçek oldu, bulut oldu, yağmur oldu. Müziğin sözlere ihtiyaç duymadan tüm duyguları ifade edebilmesine çok şaşırmıştım. Bu durum, her müzik dersinin sonuna doğru bir ritüel ve benim için de vazgeçilmez olmuştu.
Bu duygularımı özetleyen kısa yazım ile blogger olarak seçildim ve BİFO Viyana ekibine dahil oldum.
VİYANA GOLDENER SAAL’DE BİFO GECESİ
Ekim ayının son günleri, Pazartesi akşam üzeri, sokaktan geçen atlı araba sesleri, ağaçlardan düşen yapraklar, çiseleyen yağmur, yüzyıllık binalar, Viyana…
Viyana’da dünyanın en güzel müzik binası Wiener Musikverein’de, altın Goldener/Grober Saal salonundayım. Henüz kapılar açılmamış, biletleri satışa sunulduğu an tükenen, 1744 koltuklu, kadın heykellerin sütunlarını taşıdığı altın renkli salonda, sadece biz ve son provayı yapan orkestra. Sanki Avusturya – Macaristan İmparatorluğu zamanlarında ve ilk konserin olduğu 1870 yılındayım.
Herkesin sahip çıktığı, kimseye ait olmayan Sarı Gelin, çok uzaklardan gelip, o salonda bizimle hüznünü paylaştı.
İki bölümlük konser muhteşemdi, orkestra yorucu bir yolculuk sonrası Slovenya Ljubljana’dan gelmişti ama en yaşlı üye olan Şef Sascha Goetzel’in kemancı babası Peter Goetzel de dahil olmak üzere enerjileri muhteşemdi. İki ünlü keman sanatçısı Vadim Repin ve Daniel Hope ilk bölümün sonunda alkışlar sonrası, sürpriz yapıp, programda olmayan Sarı Gelin’i çaldılar. Tüm salon şaşkınlık ve hayranlık içinde… Herkesin sahip çıktığı, kimseye ait olmayan Sarı Gelin, çok uzaklardan gelip, o salonda bizimle hüznünü paylaştı.
Viyanalı şef Sascha Goetzel’in Viyana’daki son sürprizi ise Ferit Tüzün eseri Çeşmebaşı idi.
Konserde Milij Balakirew ve Hector Berlioz’un uluslararası eserleri kadar, bizim ülkemizin müziklerinin de Mozart, Beethoven, Franz Schubert, Joseph Haydn gibi besteci ve müzisyenlerin ülkesinde, klasik müziğin başkentinde sunulması gurur vericiydi.
Ertesi gün, başka konserlerde görüşmek üzere biz İstanbul’a dönerken, orkestra da son durağı olan Zürih’e doğru yol alıyordu….