Lise öğrencileriyle buluşmak üzere Büyükhanlı Meslek Lisesi’nin koridorlarında hızlı hızlı yürürken, aklımdan kendi lise zamanlarım geçiyordu. Üniversite sınavı, gelecek kaygısı, kararsızlık, ne yapmak istediğimden emin olamamak… Uzun yıllar sonra, üniversite ve yüksek lisans mezunu, kariyerinde belirli bir noktaya gelmiş profesyonel bir çalışan ve bir kız çocuğu annesi olarak lise koridorlarına döndüğümde, okul sıralarına bambaşka gözlerle bakıyordum. Bununla beraber, gel zaman git zaman eğitim sistemleri değişse de yeni nesil kendilerine özgü başka bir bakış açısıyla yetişse de aslında kaygılarımız ne denli ortakmış diye düşündüm.
Üniversite sınavı, gelecek kaygısı, kararsızlık, ne yapmak istediğimden emin olamamak…
Beni yıllar sonra lise öğrencileriyle ortak paydada buluşturan Meslek Lisesi Koçluk Programı’ndan (MLK) bahsetmek istiyorum. Program, Meslek Lisesi Memleket Meselesi projesinden doğmuş. 2012 yılından bu yana Özel Sektör Gönüllüler Derneği (ÖSGD)’nin öncülüğünde yürütülüyor. Dernek üyesi şirketlerin gönüllü çalışanları, program kapsamında meslek lisesi öğrencileriyle bir araya geliyor ve onlara mentorluk yapıyor. Temelde bir gönüllülük projesi olmakla beraber, genç insanlarla bir araya gelmek ve onlarla bağ kurmak sizin de ufkunuzu genişletiyor.
Dürüst olmak gerekirse, bu programa katılmak ilk başta gözüme ürkütücü geldi. Ergenlik döneminin zirvesinde, sivilceli, dışarıdan erişkin görünen ama aslında çocuk olan 12 öğrenci ile iki koca yıl geçireceksiniz! Çocuk desen çocuk değil. Erişkin desen erişkin değil. Nasıl bir tutum takınacağım? Başa çıkabilir miyim? Mentorluk yapabilir miyim ki?
Çocuk desen çocuk değil. Erişkin desen erişkin değil. Nasıl bir tutum takınacağım?
“Gönüllü koç olmak ister misiniz?” sorusunu duyduğumda, bir yanda aklımdan bu tür kaygılar geçerken, öte yandan da bir mali işler uzmanı olarak aklımda iktisattaki fayda-maliyet ilişkisi canlandı. Minimum maliyet ile maksimum fayda sağlamak! Düşünsenize öğrencilerle buluşmaya 2-3 saatinizi ayırıyorsunuz ama bir gencin hayatını şekillendirmede paha biçilmez bir rol oynuyorsunuz. Memlekete gönül borcunu ödemek Borusan’ın her daim vazgeçilmez bir misyonu. Pek çok gönüllü Borusanlı gibi bu misyon beni de çok heyecanlandırıyor ve sosyal sorumluluk projelerinde olabildiğince yer almaya çalışıyorum. Hal böyle olunca, Borusanlı gönüllü ordusunun bir neferi olarak ben de ilk kaygılarımı aklımdan defettim ve programa adımımı attım.
ZAMANE GENÇLERİYLE HEYECANLI BULUŞMA
Öncelikle iki günlük bir mentorluk eğitimi aldık. Eğitimde etkin konuşma ve dinleme tekniklerini öğrendik, Meslek Lisesi öğrencilerinin mental ve fiziksel durumları üzerine bilgiler edindik.
Ardından ilk durağımız Büyükhanlı Meslek Lisesiydi. Daha önce onlarca gönüllülük programında yer almış deneyimli bir eş koçum vardı, onunla aynı penceren bakabiliyor olmak benim için büyük bir şanstı. Öğrenci seçimi için okula gittiğimizde birkaç soru ve kriter ile seçimleri yaptık. Sorularımız oldukça yalındı: “Hayali kahramanınız kimdir? Zamanda yolculuk yapsaydın kim ile tanışmak isterdin?” gibi. Çok mantıklı-duygusal cevaplar olduğu gibi çok fantastik cevaplar da almadık değil! Okuldan mezun olduğunda astronot olmak istediğini söyleyen mi dersiniz, çok kıllı olduğu için kaptan mağara adamına benzediğini söyleyen mi, Casper olmak isteyen mi! Mentorluğun ilk kuralını aklımda tutarak, onları dinledim: Yargılamadan dinle!
Mentorluğun ilk kuralı: Yargılamadan dinle!
Net bir seçim kriterimiz olmamakla birlikte, ayakları yere sağlam basan, farkındalığı yüksek sosyo-ekonomik durumları, hayata bakış açıları birbirinden farklı gençleri seçmeye gayret gösterdik. Farklılıklarımız bizi zenginleştirecek, olgunlaştıracaktı.
İlk buluşma günümüzde öğrenciler Perili Köşk’e geldiklerinde büyülenmişlerdi. Tıpkı bizim de bu binaya ilk geldiğimizde hissettiğimiz gibi.
Z kuşağı öğrencilerimizin enerjisi, samimiyeti harikaydı. Bununla beraber, hızlı karar veriyor ve karşılarına girift ya da zorlu bir durum çıktığında çabuk pes ediyorlardı. Sosyal medyaya inanılmaz hakimlerdi ve neredeyse tüm günlerini Facebook’ta, İnstagram’da geçiriyorlardı.
Çoğu lise yerleştirme sınavlarında iyi puan alamadığı için Meslek Lisesini tercih etmişti. Gelecek ile ilgili ümitsizlikleri gözlerinden okunuyordu. Kendilerini ifade etmekte zorlanıyor çoğu zaman fikir beyan etmekten çekiniyorlardı.
GENÇLERİN AKLINA VE GÖNLÜNE GİRMEK
Bizim için onların gönlüne ve aklına girmek programın sürdürülebilirliği için çok önemliydi. Derslere %100 katılım sağlayabilmek için onların ilgisini çekebilecek videolar, görseller hazırladık. Belirli kurallar çerçevesinde fikirlerini özgürce söyleyebilecekleri sanal olmayan bir ortam sağladık. Her buluşmada ufuklarını açacak konuklarımız oldu. Umut ve azmin başarıyı getireceğini aşıladık. Ekip olma ve rekabet etme duygusunu hissedecekleri eğlenceli etkinlikler düzenledik. Araştırma becerisi edinebilmeleri için her buluşma sonrasında farklı konularda slaytlar hazırlamalarını istedik. Gelen sunumlar müthişti! Okuma alışkanlığı edinmeleri için her buluşmamızda kitap tavsiyelerinde bulunduk. İlham almaları için Küçük Prens kitabını hediye ettik. BİFO konserleri ve rehber eşliğinde müze gezileri ile kültür sanat alanında gelişimlerine katkıda bulunacak aktivitelere katılmalarını sağladık.
İkinci yılımızın dolduğu şu günlerde programımıza katılan her bir öğrencinin pozitif anlamda değiştiğini söyleyebiliriz. Artık bir hayalleri ve bu hayale ulaşmalarında onlara yol gösterecek pusulaları var. Akıl ile kalbin sesini dinleyerek karar veriyorlar. Her şeyden önemlisi umutla bakıyorlar hayata. Derslerinde daha başarılılar ve öğrenmeye, araştırmaya daha yatkınlar.
Artık bir hayalleri ve bu hayale ulaşmalarında onlara yol gösterecek pusulaları var.
Bana göre MLK tarifi şudur: “Dolu dolu sevgi, bir çimdik sabır, aldığı kadar bilgi ve azimle,” tecrübeli kişilerce bir odada 2-3 saat pişirilir, başarılı bir şekilde topluma sunulur.