Siyah Beyaz Hayaller

1097

Hangimiz özlemedik ki siyah beyaz hayallerimizi? Benim siyah beyaz hayallerim 70’ li yıllar. Soğuk kış gecelerinde aynı odada kuzine sobası başında toplanan ev halkının bir taraftan radyo tiyatrosu dinlediği, bir taraftan kestane pişirdiği günleri unutabilir miyiz? Aile bağlarımız ne kadar güçlüydü o yıllarda.

Biz okula giderken servis falan da olmazdı. Eskişehir’in taşlı çamurlu yollarından kışın karlara bata çıka koşarak giderdik okulumuza. Hiç de tatil edilmezdi hani çok kar yağdı diye okulumuz. Hepimiz aynıydık siyah önlüklerimizle okula koşarken, yerli malı haftası kutlamak, okulda sıra üstünde elma portakal yemek en büyük keyifti bizler için. İlkokul öğretmenlerimiz annelerimiz gibiydi bizim için.

Televizyon ile çok geç tanıştık, izlediğimiz bütün filmler siyah beyazdı.  İstiklal marşı ile kapanırdı televizyonumuz genellikle saat 12’de. Hepimiz aynı oyuncuya aşık olur veya nefret ederdik.

Birçoğumuzun ilk ticaret deneyimi, kader kısmet satışlarımızdı. Şimdiki kazı kazan gibi kazırdık pralinli çikolatayı bulabilmek için tüm üzeri kapalı numaraları.

Hatıra defterlerimiz vardı bizim, o “temiz sayfayı ayırdığın için teşekkür” edilen dizelerle başlardı. Platonik aşklarımız ile ilk buluşma yerimizdi kilitli defterlerimiz.

Hiç oyuncağımız yoktu. Rengarenk suluboyalarımız olmadı. Biz resimlerimizi kömür parçaları ile çizerdik genellikle duvarlara. Oyunlarımızı sokakta oynardık. Dokuztaş, yakan top, misket ve saklambaç en çok oynamayı sevdiğimiz oyunlardı. Hiç eve girmezdik yaz aylarında. Annemiz ekmeğimizin üstüne kimi gün salça, kimi gün yoğurt sürüp üzerine şeker ekerdi. Susadığımız zaman sokakta en yakın zili çalardık çünkü hepimizin annesiydi tüm anneler ve hiç değişmeyen bir şey akşam olunca camdan mutlaka seslenilirdi eve gelinmesi için.

Bahar müjdecisi Mayıs ayını iple çekerdik. Hıdrellez kutlamak, ateşten atlamak ertesi gün okulu kırıp pikniğe gitmek ne büyük mutluluktu.

Düğünler genellikle sokak aralarında olur. Önce kızlar sonra erkekler pistte kurtlarını dökerlerdi.

Akşam evdeyseniz annemler oturmaya gelecek diye söylemek için koşa koşa giderdik komşu kapısını çalmaya çünkü bizim için de eğlence ve börek demekti komşu gezmesi.

Sokak elbiselerimiz ile bayramlıklarımız ayrıydı. Yeni ayakkabı alındığında yastığımızın yanında saklardık çünkü o kadar kıymetliydiler. Bayram sabahları en mutlu günlerimiz olurdu. Yeni elbiselerimiz ve ayakkabılarımızı giyer, tüm komşularımızı ziyaret ederdik. Kimi mendil, çorap verir; kimi 25 kuruş harçlık verirdi. Bayram için özel yemekler yapılırdı. Yaprak sarması olmazsa olmazlarımızdı ve tüm yemekler hep birlikte yenirdi. Bayramlarda hep akrabalar ziyaret edilirdi. Bilmezdik o günlerin sadece tatil olduğunu.

Yoğurdumuzu sokakta zil çalan yoğurtçulardan alırdık. Ne kadar da lezzetliydi o tatlar. Hiç de zehirlenmezdik kış akşamları sokaktan satın aldığımız bozadan.

Elektrik kesintisi yapılırdı geceleyin. Gündüzden mumlarımız ve çekirdeklerimiz hazırlanırdı camdan sağdan ve soldan gelen arabaları sayardık hangimiz kazanacağız diye radyoyu dinlerken.

Anadolu rock ile tanışmıştık o yıllarda pikaplarımızda, en büyük hayallerimiz Erkin Koray’ı, Barış Manço’yu görmekti. Her asker uğurlamasını Esmeray’ın Gel Tezkeresi ile yapardık.  Ayda bir iki plak veya kaset çıkardı. Mahallemizdeki plakçımıza listemizi verir, istediğimiz şarkıları kasetlere doldurturduk. Eurovizyon şarkı yarışması ülke meselesiydi bizim için. Alamadığımız her ülke puanı için kahrolurduk.

Diğer takımları tutan arkadaşları kızdırırdık ama hiç kavga etmezdik. Sadece eğlenceydi bizim için taraftarlık. Tüm takımların renkleri ve tezahüratları da siyah beyazdı sanki.

Tüm bunlara rağmen çok mutluyduk. Üzülmezdik hiç yokluklarımıza. Bizim hayallerimiz renkliydi, geri kalan her şey siyah beyaz.

Serdar Özkaleli
YAZAR HAKKINDA

Serdar Özkaleli

Serdar Özkaleli, Borçelik’te İdari İşler Yöneticisi ve Borusan Holding Gemlik Kampüs Koordinatörü. Her şeye gönüllü, iyilik peşinde koşan, sıcak, samimi ve herkesi kucaklayan birisidir.